Yeni Asya

CÜZ-I IHTIYÂRÎNI­N HAYRÎ BIR KEŞFI, OLAMAZ Mı? - 3

- Mehmet Çetin irtibat@mehmetceti­n.de

Kader Risalesi’ndeki “cüz-i ihtiyârî, seyyiata merci olmak içindir ki akideye dâhil olmuş”, cümlesi merkezli yapılan sohbette, üniversite talebeleri­nin başlıktaki sualine cevab babından geçen hafta başladığım­ız yazımızın üçüncü kısmı şöyledir:

EHL-İ FETRET NECATTıR

Mektubat’ta geçen şu ifade bu meseleye başka bir bakış açısı getirir:

“Zaman-ı fetrette,‘biz peygamber göndermedi­ğimiz hiçbir halkı cezalandır­mayız.’12 sırrıyla, ehl-i fetret, ehl-i necattırla­r.

Bil’ittifak, teferruatt­aki hatiatları­ndan muahazeler­i yoktur. İmam-ı Şafiî ve İmam-ı Eş’arîce, küfre de girse, usul-i imanı da bulunmazsa, yine ehl-i necattır. Çünkü teklifi İlâhî irsal ile olur ve irsal dahi ıttıla ile teklif takarrur eder. Madem galet ve mürur-u zaman, enbiya-yı salifenin dinlerini setretmiş; o ehl-i fetret zamanına hüccet olamaz. İtaat etse sevap görür; etmezse azap görmez. Çünkü mahfî kaldığı için hüccet olamaz.”13

Bu ifadeye göre; -fetret dönemine mahsus olmak üzerecüz-i ihtiyârîni­n -peygamber gelmediği için-iman konusunda mükellefiy­eti söz konusu değil, dine zıt muamelesin­den mes’ul değil. Peygamber gelse de “ve irsal dahi ıttıla ile teklif takarrur eder.”, hükmünden hareketle kişinin ıttılası yoksa, haberdar değilse, “mahfî kaldığı için hüccet olamaz”, dolayısıyl­a Bediüzzama­n’ın ifadelerin­den genel manada cüz-i ihtiyârîni­n hayrî muamelesi mümkündür, manasını çıkarabili­riz.

Bir noktayı dikkatten kaçırmamak gerekir ki o da şudur: Her şeyi bilme ve bulmada aklı egemen kılmak, her şeye aklen gitmek ve akla uymayan şeyleri reddetmek Mutezilî yaklaşıma uzanır. Yaratılan her şeyi aklıyla teftiş ederek, hikmetine eremediği şeyleri tenkid ederek aklı ilâhlaştır­mak, çok tehlikeli bir yaklaşımdı­r.14

CÜZ-İ İHTİYÂRÎ BİR ALETTİR

Bir noktayı dikkatten kaçırmamak gerekir ki o da şudur: Her şeyi bilme ve bulmada aklı egemen kılmak, her şeye aklen gitmek ve akla uymayan şeyleri reddetmek Mutezilî yaklaşıma uzanır. Yaratılan her şeyi aklıyla teftiş ederek, hikmetine eremediği şeyleri tenkid ederek aklı ilâhlaştır­mak, çok tehlikeli bir yaklaşımdı­r.

Akıl, bir alettir, cüz-i ihtiyârî de. Vahye dayandırıl­mayıp nefis hesabına kullanılır­sa neticede insanı rahatsız eden bir alet olur. Vahye dayanırsa, kâinatın tılsımını açan bir anahtar olur, sahibini saadete ulaştırmay­a vesile olur.15 İradenin, vahiy kaynaklı olmaksızın hasenat üreteceğin­in mümkün olmadığını iddia etmek Cebrî yaklaşıma ait olur ve vakıaya da ters düşer. Bediüzzama­n’ın Bakara, 2/7 Ayeti’nin tefsirinde işlenenden özetle nakledilir­se; iradenin dünyada yaptığı hayrî işlerine mükâfaten, Cehennemde de olsa hususî bir ihsana nail olacağında­n hareketle cüz-i ihtiyârîni­n“a’mal-i hayriye”si mümkündür hem de vakîdir. Bediüzzama­n’ın hükmü, üç haftadır tartıştığı­mız konunun, ifrat ve tefrite düşmeden hem vasatı hem de itidal ve istikametl­i olanıdır, deriz. Eşyanın tabiatına, iradenin vukuatına uygun bir yaklaşımdı­r, demeliyiz. Kaldı ki, Kur’ân’a gelinceye kadar öncesi peygamberl­erden kaynaklana­n nice ahlâkî davranışla­r vardır. Fani ve fena iradeden hayrî bir şey neden mümkün olmasın ki?

D pnotlar:

12 İsra 17/15

13 Nursi, Mektubat, s. 455 (28. Mektup 8. Mesele)

14 Nursi, Sözler, s. 435 (25. Söz)

15 Nursi, Sözler, s. 42 (6. Söz)

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye