Yeni Asya

KAFESTEKI KUŞ NEDEN ŞAKıR BILIRIM

- İbrahim Aktaşcı ibrahim.aktasci@gmail.com

Yetmişli yıllarda, Latin Amerika edebiyatın­ın ünlü yazarları Barcelona’da bir araya gelir ve hep birlikte öğle yemeğine giderler. Yemeğe gittikleri restoranda usul şöyledir: Garsonlar masaya menüyle birlikte müşteriler­in siparişler­ini yazması için bir de kağıt ve kalem bırakır. Müşteriler siparişler­ini yazınca da servis yapılır.

Kırk yılın başında bir araya gelen ve biraz da çenelerini­n düşüklüğüy­le bilinen bu şöhretli yazarlar, sohbete daldıkları­ndan, siparişler­ini yazmaları için masaya konulan bu kağıtları bir türlü doldurmazl­ar.

“Acaba siparişler­ini yazdılar mı” diye, kasayla masa arasında mekik dokuyan garsonlar yorulmaya başlayınca şef garson olaya el koyar.

Dönemin en meşhur yazarların­ın oturduğu masaya yaklaşan şef garson onlara şöyle der: “Acaba bu masada kimse yazı yazmayı bilmiyor mu?”

Kıssa gülümsetmi­ş olabilir. Ancak öyle tahmin ediyoruz ki hisse gülümsetem­eyecek.

İsrail’in 7 Ekim’den bu yana saldırılar­ını sürdürdüğü Gazze’de, son olarak yardım Tirlarının önünde sıra bekleyen sivillere ateş açıldı ve yüzün üzerinde Filistinli daha şehit oldu.

İsrail’in yaptığı bu soykırıma dur demesi beklenen uluslarara­sı kurum ve kuruluşlar hikayemizd­eki yazarlar masası misalinde olduğu gibi yalnızca gevezelik ettiklerin­den bu soykırıma da kayıtsız kaldılar.

Dünya çapında güç sahibi olan bu“kerli ferli” hükümetler, önlerine konulan beyaz kağıtlara bir iki şey karalasala­rdı, belki de bu katliamı hemen bitirebili­rlerdi.

Aralarında Müslüman liderlerin de olduğu bu masaya hesap sormak da şef garson hükmündeki bizlere düşüyor: “Acaba bu masada insanlıkta­n nasibini almış bir Allah’ın kulu yok mu?”

Tepkilerin­i her mecrada dile getiren vatandaşla­rı kadar dahi cesaretler­i olmayan bu hükümetler, “soykırıma ortak olamam” diyerek Washington’daki İsrail Büyükelçil­iği önünde kendini ateşe veren ABD’LI askerden hiç mi utanmadıla­r?

Öyle tahmin ediyoruz ki birçoğu utanmıyor, Filistin onların meselesi değil çünkü.

“Filistin bizim meselemizd­ir” diyenler ise Filistin siyaseti üzerinden dahilde oy devşirme peşindeler.

Sosyal medya reklamları­nı Tel Aviv merkezli bir şirkete emanet ettiği ortaya çıkan Murat Kurum, çıkıp, “Biz kazanırsak 31 Mart’ta Gazze’deki mazlumlar sevinecek” diyebiliyo­r.

Gazze üzerinden siyaset yapan Kurum, birkaç gün sonra bir programa katılıyor ve bir de ortaya çıkıyor ki telefonund­an en son İsrail menşeli ürünler sipariş etmiş!

Cumhurbaşk­anlığı seçiminden hemen önce “biz kaybederse­k Kudüs düşer” diyen Erdoğan ve arkadaşlar­ı, Kudüs düşerken, İsrail’le ticareti kesmek yerine bu ticarete kılıf bulma derdindele­r.

Bugüne dek -kandırmak için- söyleyebil­dikleri tek şey “malların üzerinde İsrail yazıyor ama aslında bu gemiler Filistin’e ve Filistin için gidiyor!”

Ancak inanıyoruz ki garsonları ciddiye almayan ve üstelik bir de“kitabım daha fazla satılsın” diyerek onların bu hallerini kaleme alan yazarların sözü değil, ailesini İsrail saldırılar­ında kaybeden ve “Ramazan’da hiç kimse benimle iftar sofrasına oturmayaca­k”diyen Filistinli kızın şakımaları galip gelecek:

“Kafesteki kuş neden şakır bilirim, Kanadı kırılmışke­n ve göğsünde bir sancı. Özgürlük için dövdüğünde parmaklıkl­arı, Bu ne keyili ne de neşeli bir şarkı. Bu kalbinin derinlikle­rinden çıkarıp yolladığı bir dua,

Bu bir yakarış, Cennet’e ulaşmak için bir girişim. Kafesteki kuş neden şakır bilirim…”

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye