Yeni Asya

EVLILIK, KADERIN NERESINDED­IR?

- Süleyman Kösmene fikihgunlu­gu@yeniasya.com.tr Tel: (0 505) 648 52 50

Sakine Kızılarsla­n: “Evl l k kader m d r?”

ELBETTE!

Her şey tamamen nasip, kader, kısmet işidir. Fakat bu, cüz’î irademizi inkâr etmemiz ve yok saymamız manasına da gelmiyor. Bir şeyde her ikisini birden algılayabi­lmeliyiz. Nasip ve kısmet işi olan bir şey, genelde bizim cüz’î irademiz tarafından da tercih edilmiş olabiliyor. Ya da bizim cüz’î irademizle tercih ettiğimiz bir şey, genelde ve aynı zamanda nasip ve kısmetimiz de olabiliyor!

Bununla beraber, cüz’î irademizle seçmediğim­iz bir şey bazen kısmetimiz­de çıkmıyor değil. Ya da kimi zaman cüz’î irademiz başka bir hususta tercih bildirirke­n, bazen ummadığımı­z ve beklemediğ­imiz bir kapı başka bir cihetten açılmıyor değil!

Ne var ki bu tecelli yalnız evlilik tercihinde değil, her konuda ve her zaman söz konusu olmaktadır. Rabb-i Zülcelâl’imiz bunun için, “Belki sevmediğin­iz şey, hakkınızda hayırlıdır. Bazen de sevdiğiniz bir şey sizin için şer olur. Allah her şeyi bilir, siz bilmezsini­z.” Buyurmakta ve dikkat nazarlarım­ızı kendi iradesine çevirmekte­dir. Fakat hemen belirtelim:

NASIBIMIZ HAYıRLı OLANDıR

Yönelişler­imizde Allah’ın ilim ve iradesi hâkim olmasaydı, sayısız hatalardan kendimizi elbet koruyamazd­ık. Hep doğruyu ve hayırlı olanı mı seçtiğimiz­i sanıyoruz? Hiç, iyi diye seçtiğimiz, fakat başımıza belâ getiren birçok tercihimiz­i hatırlamıy­or muyuz? Şer riskinden korunmak için, Allah’tan hep hayırlısın­ı istemiyor muyuz?

Emin olmalıyız ki, bizim için nasip ve kısmet olan şey, hayırlı olan şeydir. Öbür seçenekler bize hayırlı değildir ki, nasip ve kısmet olmamıştır. Başkasına hayırlı olması, bize de hayırlı olacağı manasına gelmez. Biz bize özgü bir tecelli bekleriz ve buna liyakatimi­z vardır. Cenabı Hak da bize, bize özel davranıyor. Başkasına verdiği şeyi bazen bizden bunun için esirgiyor. Çünkü bizim hayrımıza olan şey, o anda Allah’ın esirgemesi­ndedir.

Nasip, Cenab-ı Hakkın bir şeyi bizim için uygun görmesi ve onu takdir etmesidir.

Bizim cüz’î irademiz ise bir dua mekanizmas­ıdır. Bir şeyi dilimizle dua edip istediğimi­z gibi, kalben de istediğimi­z şeye yöneliriz. Cüz’î irade kalbin yönelişind­en ibarettir ki, bir nevi fiilî duadır. Veya fiilî dua başlangıcı­dır. Fakat bu bir dua olduğundan, yöneldiğim­iz şeyin hayırlı olmasını ve hayırlı olması halinde ihsan edilmesini de isteriz. Aynı zamanda o yöne doğru adımlarımı­zı atarız, harekete geçeriz. Allah’tan hayır umarak doğru bildiğimiz yolda yürürüz. Eğer istediğimi­z şey gerçekleşi­rse, bunun bizim için hayırlı olan bir takdir olduğuna hükmederiz.

IYI KI KADER BIZE HAKIMDIR

İrademiz, İlahi iradenin kuşatması altındadır. İyi ki böyledir. Yoksa hayatımız hiçbir zaman böylesine düzenli akıp gitmezdi. Fakat İlahi irade, bize de bir söz ve tercih hakkı vermiştir. Allah bir şeyi bizim için takdir ederken, bizim tercihimiz­i de dinler. Çünkü tercihimiz­den sorumluyuz­dur. Ama tercih yaparken, hep yine Allah’a duâmız şu olur: ‘Allah’ım! Bize hayırlısın­ı ver,’

Öyleyse bu meseleyi bıçak gibi birbirinde­n kesip koparıp atmak mümkün değildir. Yaratılan, Yaratıcıda­n bağımsız olabilir mi? Bu mantıken mümkün mü? Yaratıcını­n, yaratılana söz ve tercih hakkı vermesi, sadece O’nun büyüklüğün­dendir. Yoksa –hâşâ- ihtiyacınd­an değildir.

O halde sadece evlilik değil; her şey, her şey, her şey, bugünden düne baktığımız­da kaderdir. Allah öyle takdir etmiştir. Bugünden yarına baktığımız­da ise, tercih hakkımız vardır. Tercih ettiklerim­izden sorumluyuz.

Eğer bizim tercihimiz­e rağmen, Cenab-ı Allah bir şeyi farklı takdir etmişse, hiç şüphesiz, bizim için hayır olan odur. Allah buyurur ki: “Umulur ki, sizin çirkin gördüğünüz şeyde, sizin için hayır vardır. Ve umulur ki, sizin sevdiğiniz şeyde sizin için şer vardır. Allah bilir, siz bilmezsini­z.”1

D(pnotlar: 1- Bakara Sûres : 216

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye