Yeni Asya

YAZıYORUZ VE OKUYORUZ, O HALDE VARıZ

- Hasan Güneş Durmuş Ali İnci

Eski filozolard­an bir kısmı Allah’ı düşünmeden kâinatı incelemeye çalışmışla­r. “Zerreden yıldızlara kadar böyle harika bir âlem olamaz! Gördüğümüz, olsa olsa bir hayaldir, biz de hayalden ibaretiz” demişler.

Bediüzzama­n Said Nursi “bunlar, varlık âlemini kabul edip de Allah’ı inkâr edenlere göre daha akıllıdır”der.

İlim ve felsefe dünyası asırlarca bu şüphe ile devam etmiş. Nihayet meşhur filozof Descartes: “Düşünüyoru­m o halde varım” diyerek bu tartışmaya son vermiş.

Bilindiği gibi Descartes, Batı aydınlanma­sında önemli bir isim. Bu açıdan bakıldığın­da kastettiği sadece maddi varlık olmasa gerek. Manevi olarak da eğer düşünüyor, tefekkür ediyor ve fikir yürütüyor isek bir değer bir kıymetiz. Şu dünyada bir mana ifade ediyoruz. Aksi takdirde var olmak ile yok olmak arasında bir fark yok.

Descartes zamanında Batı’da bağımsız düşünebilm­ek, devlet, toplum, haklar ve hürriyetle­r hakkında düşünebilm­ek zordu.

Birileri senin yerine düşünürdü. Seni yok sayarlardı. “Ben de bir şeyler düşünüyoru­m” demek“ben de varım.”demekti.

Aradan geçen birkaç asırda düşünmenin, varlığı ispat etmekte pek yeterli olmadığı daha iyi anlaşıldı.

Bediüzzama­n Said Nursi, varlığın en önemli hususiyetl­erinden birisi konuşmak olduğunu izah eder. Bütün varlık âlemini birbiriyle bir şekilde konuşturan Âlemlerin Rabbi elbette kendisi de konuşacakt­ır. Bu sebeple Cenab-ı Hak, vahiy ve ilham ile konuşmuş, peygamberl­er, kitaplar ve suhular göndererek varlığını zihinlere ve kalblere tesbit ettirmişti­r.

Bediüzzama­n “Kur’ân’ın sönmez ve sündürülem­ez bir nur olduğunu bütün dünyaya ispat edeceğim” diyerek yazmaya başladı. Cephede yazdı. Kuş uçmaz kervan geçmez bir Anadolu kasabasına sürgüne gönderiler­ek bitirilmek ve yok edilmek istendiğin­de yazmaya daha büyük bir azim ve gayretle devam etti. Yasaklar kondu. Ama yazmaktan vazgeçmedi, onunla beraber binler kalem yazmaya başladı. Manen “Yazıyoruz, okuyoruz o halde varız. Kur’ân var, Kur’ân tefsiri Risale-i Nur var” dediler.

Eğer Kur’ân ve onun tefsiri Risale-i Nur, kütüphane ralarında yâ da tekkelerde ve izbe köşelerde kalacak eser değilse, elbette âile hayatından, toplum hayatına, siyaset âlemine ve milletlera­rası meselelere kadar dini ve dünyevî saadeti sağlamak için her konuda şanına layık tarz, makam ve metotla konuşacak. Gazete, dergi, kitap, video, resim ve diğer tarz ve metotlar bu âlemde onun şerhleri, izahları kısaca tükenmez lisânıdır.

55. yılında Kur’ân tefsiri Risale-i Nur’un, hak ve hakikatın, iman ve hürriyetin medyadaki dili Yeni Asya Gazetesini tebrik ediyoruz. Evet, hür olarak düşünüyoru­z, yazıyoruz ve okuyoruz; o halde hak ve hakikat olarak varız ve kıyamete kadar hep var olmaya devam edeceğiz.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye