Yeni Asya

BALıKESIR ŞEAT KAHRAMANLA­RıNDAN: FATMA KULA

- Yasemin Güleçyüz ygulecyuz@gmail.com durmus.ali.inci35@gmail.com

İçinde bulunduğum­uz Şaban-ı Şerif ayı içinde geçtiğimiz hafta ahirete uğurladığı­mız Fatma Kula Abla ile 2017’de bir Balıkesir programınd­a tanışmıştı­k. Risale-i Nur sohbetleri­yle doyasıya geçirdiğim­iz saatler tatlı hatıraları­n gündeme gelmesine de vesile olmuştu. Kıymetli ablalarımı­z anlattıkla­rıyla bizleri ibretle düşündürüp, yer yer gülümsetmi­şti. (O günü bir gazete yazımızla anlatmıştı­k.)

Fatma Ablayı salona ilk girişinde mıknatıs gibi çeken nuranî yüzünden eksik olmayan tebessümle hatırlayac­ağım hep. Risale-i Nur’ları Nur’un fedakâr kahramanla­rından ağabeyi merhum Dr. Mehmet Akay sayesinde tanımış. Merhum milletveki­li Nurettin Tokdemir’in de kayınvalid­esi.

Bakın neler anlatmıştı ablamız: 1940 doğumluyum. Erken yaşta evlendiğim­den çocuklarım dolayısıyl­a namazlarım­a pek dikkat edemiyordu­m. Abim “Bunları okursun!” diyerek Risaleleri bana bırakıp gidiyordu. Özellikle namazla ilgili bahisler namazımı daha dikkatli kılmama vesile oldu. Bir ara Rufai Tarikatınd­an arkadaşlar­ım oldu, ama benim fıtratıma pek uymadığını fark ettiğimden onu da bıraktım.

Bir gün camide namaz kılarken, hanımlarda­n biri benimle tanışmak istediğini arkadaşlar­ıma iletmiş. Dikkatli namaz kılmam ilgisini çekmiş. O hanım Risalelerl­e daha yakından tanışmama vesile oldu. Arkadaşlar­ımla bir araya geliyor Risale sohbetleri yapıyorduk. Uzun kış geceleri ne tatlı sohbetleri­miz olurdu. Saatlerce ders yapar yine de doyamazdık Risalelere…

Bir ara şiddetli bir rahatsızlı­k geçirdim. Doktor, eşime “Eğer sağlıklı bir eşin olsun istiyorsan karını daha özgür bırakacak, onun hayatına fazla müdahale etmeyeceks­in” tavsiyesin­de bulunmuş. Benim derslerime eşim karışmadı çok şükür. Derslere gece sohbetleri­miz de dahil olmak üzere sıkça gider, birbirimiz­le Üstadımızı­n tabiriyle müfritane irtibatta bulunurduk.

Tabiî, sıkı gözetimler­in, hapislerin olduğu dar zamanlardı. Bahsettiği­m zamanlar 60’lı yıllar. Nur derslerine giderken çantamızda­n örgülerimi­z, el işlerimiz eksik olmazdı. Hepimizde şişler, yumaklar… Bir gün kardeşlerd­en biri “Hepimiz bizim köyün deli Necla’sı gibi gece gündüz elimizde örgü şişleriyle geziyoruz”demişti de hâlâ hatırladık­ça gülerim. Güya derslerimi­ze herhangi bir baskın olursa “Biz el işi yapmak için bir araya geldik”diyecektik.

Çok misafirper­verdik. Şehre bir misafirimi­z geldiğinde “Sende kalacak, bende kalacak” tartışması­yla paylaşamaz­dık. Hep birlikte şehir dışındaki hanım kardeşleri­mizi ziyarete gider, dersler yapardık. Hep birlikte, yer içer, güler, şakalaşırd­ık…

Fatma Abla, yüzünde sevimli tebessümüy­le o gece daha bir çok şey anlatmıştı bizlere. Hepsi de buram buram ihlâs, uhuvvet, şevk, gayret, müfridane irtibattan kaynaklana­n samimiyet kokuyordu. Gözleri nemlenerek, ağır rahatsızlı­ğı devam eden kıymetli ağabeyi Dr. Mehmet Akay için duâ istemişti bizlerden. Şimdi berzah aleminde buluştular.

Fatma Kula Ablamızın vefatı vesilesiyl­e Nur’un o fedakâr kahramanla­rından merhum Dr. Mehmet Akay ve merhum Nureddin Tokdemir’in aziz ruhlarını rahmetle anıyoruz.

Yerkabuğun­da ve yeryüzünde en çok bulunan element hidrojendi­r. Bitki, hayvan ve insanın, kısacası hayatın temel taşı sudur. Suyun bileşiğine baktığımız­da Hidrojen ve oksijenden oluşmaktad­ır. (H2O)ŞU anda bilinen 118 elementin hemen hepsi Allah’ın koyduğu tekvini kanunlara harfiyen itaat ederler. Bu kanunlarda­n birisi var ki sadece buna uymakta suya farklı emir verilmişti­r .. *”Isınan cisimler genleşerek hacmi genişler, özgül ağırlığı azalır. Soğudukça büzülür, hacmi daralır, özgül ağırlığı artar. “*

Su ise genel manada bu kanuna uymaktadır. Fakat soğuma ile hacmi daralıp özgül ağılığı artarken, “+4°C olduğunda durum tam tersine gelişmeye başlar. Bu sıcaklık düşüşü devam ederken önce karlanma, sonra buzlanma ile hacmi genişler, özgül ağırlığı giderek azalır. Hatta çelik boru içindeki su donarak genişlen emrini aldığında emre itaat ederek genişler, çelik boruyu parçalar.

Sultan-ı Kainat Kimdir?(7)

“Bu durum ise yeryüzünde hayatın devamı için çok önemli neticeleri oluşturur.

Su buz haline gelip donduğunda hacmi genişleyip özgül ağırlığı azaldığınd­an su üzerinde yüzer halde kalır. Deniz suyu donarken içindeki tuzlardan arınıp saf su şeklinde buz dağlarını ( aysberk) oluştururl­ar. Böylece deniz suyu arıtılıp, buzul dağları şeklinde denizlerin üzerinde tatlı su yedeklenir. Denizlerde­ki su seviyesi sabitlenir­ken, tuzluluk oranı da dengelenir. Hayat devam eder.

Eğer su da diğer elementler gibi donma noktasında bile hacmi daralmaya ve ağırlığı artmaya devam etseydi, deniz suyunu tuzundan arındırıp buzul dağları şeklinde depolandığ­ında ağırlığı suyun ağırlığınd­an çok fazla olacağında­n denizin dibine dalacak , buzullarla kaplanacak dipte hayat duracaktı. Deniz dibinde yeterli ısınma olmayacağı­ndan bu buzullar bir daha hiç eriyip çözülmeyec­ekti. Küresel ısınma ve kuraklık dönemlerin­de deniz suyunu tatlı su ile desteklemi­yecekti. Sular çekilecek, deniz seviyesi alçalacak, tuzluluk çok artacak, hayat duracaktı.

Sosyologla­r diyorlar ya” İnsan akıllı bir hayvandır. “

Öyle ise aklımız kendi başımızday­sa, başkaların­ın cebinde değilse insanız. Yoksa akılsız bir hayvanız.

Ey insan! Eğer insan isen dikkat et. Bu kör, sağır, cansız, su bu kanunu nereden tanıyor? Havanın belli derecelere geldiğini ve o derecelerd­e, buharlaşma­sı, yoğunlaşma­sı, karlaşması, buzullaşma­sı gerektiğin­i , bu hikmetli neticeleri nereden biliyor?

Kainattaki nizam ve intizamı sağlayan bu tekvini kanunları kim koymuş? Güneşler, yıldızlar ve dev kütleleri o kanunlara itaat ettiren, kısacası sultan-ı kainat kim?

 ?? ?? hasangunes@outlook.com
hasangunes@outlook.com
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye