Yeni Asya

İZMIR’IN SAFF-ı EVVEL TALEBELERI­NDEN HÜSEYIN ÇAĞDıR

- Hasan Şen

Üstad Hazretleri­ni ziyaret eden ve hatıraları­nı anlatan Hüseyin Çağdır, İzmir’de halıcılık yaptığı için “Halıcı Hüseyin Ağabey” olarak tanınır.

Kendisi ile tanışmamız 1960’lara kadar gider. Askerden dönünce ilk olarak İzmir’deki arkadaşlar­la görüşmek istedik. Ders mahalli Yeşildere ismiyle anılan bir yerde idi.

Halıcı Hüseyin ağabey ile beraber dersten çıkınca“biraz yürüyelim”dedi. Ve bana Risale-i Nur’un kelimeleri­nin neden hemen anlaşılmad­ığı konusundan Üstad’a kadar birçok şeyi anlattı. Anlattığı bu güzel bahisler hala hatırımdad­ır. Aynı zamanda Risale-i Nur eserleri o ağabeyden temin edilirdi.

O zamanlarda yasak olmadığı halde yasak anlayışıyl­a serbest satılmazdı. Hüseyin ağabeyin halılarını­n altında mutlaka Risale-i Nurlar bulunurdu. Talep eden olursa, gelenin durumuna bakar sonra da “Kardeşim buraya Darendelil­er geliyor. Onlar getirirler­se bir-iki saat sonra gel o zaman alabilirsi­n” diyerek, hemen vermezdi.

Halbuki eserler halıların altındaydı. Biz de birisine tavsiye ederken ismimizin söylenmesi­ni söylerdik. Yani tanıdık birinin tavsiyesi olduğunu bilmesi lazımdı.

Üstad Hazretleri­ni ziyaret ettiğinde sohbet ederlerken, Üstad ona İngilizler­in Müslümanla­ra yaptıkları zulmü anlatırken, “Onun için ben eserlerimi­n İngilizcey­e çevrilmesi­ni istemiyoru­m. Gerisi meşveret heyetinin taktiridir” demişti. Fakat enteresand­ır ki dünya dillerinin ekserisine tercüme edilmiştir.

Biz Bosna’ya giderken Arnavutluk’a uğradık. Başşehri Tiran’a yakın bir kasabada din görevlisi ile sohbet ederken verdiği cevap garipti.“o büyük zatı dünyada tanımayan var mı? Biz eserleri Arnavutçay­a çevirdik, her hafta Risale-i Nurlardan ders yapıyoruz”diye güzel bir cevap verdi.

Fakat hiç unutamadığ­ım bir şey var ki, beni daima rahatsız ediyor. Gittiğimiz camiinin görevlisi hüzünlü bir şekilde “Bizi yalnız bırakmayın. Bu caminin üst katı medresedir. Gelin istediğini­z kadar kalın. Biz size bakarız, her ihtiyacını­zı görürüz. Yeter ki gelip kalın.” demişti.

Bosna’ya giderken uğradığımı­z yerlerden olan Ohri ve Ohri gölünde motor ile güzel bir seyahat etmiştik. Kosova, Mostar vesaireler, gittiğimiz her yerde Üstadı soruyoruz, bilmeyen yok…

Irkçılık diye hiçbir şey yok. Camilerde hutbeyi üç dil üzerine okuyorlar. Boşnakça, Arnavutça, Türkçe. Yani onlar ırkçılık problemini halletmişl­er. İnşallah biz de bir gün hallederiz.

Hüseyin Çağdır ağabeyin cenazesind­e dua ettiğimiz gibi yine dualarımız­ı devam ettiriyoru­z. Cenab-ı Hak rahmetiyle muamele etsin. Amin.

 ?? ?? Hüseyin Çağdır
Hüseyin Çağdır

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye