Yeni Asya

“BU GECE ALLÂH SANA GÜLDÜ!”

- İbrahim Günaydın

Îsâr; insanın kendisinin ihtiyacı olan bir nimeti başkasına sunma fedâkârlığ­ıdır. Sahâbe’nin önemli özellikler­inden biridir. Bir gün Ebû Hüreyre (ra) Peygamberi­mize (asm) geldi ve “Yâ Resûlallah! Açlıktan zayıladım ve tahammülüm kalmadı!” dedi.

Resûlullah (asm) onu doyurmalar­ı için hanımların­a gönderdi. Hanımları, “Yanımızda sudan başka bir şey yoktur” deyip geri gönderdile­r.

Bu defa Peygamberi­miz Ashâbına: Şu açı kim doyuracak? dedi. Ensâr’dan biri ayağa kalktı. “Ben!” diye cevap verdi ve misâfiri alıp evine götürdü. Ve hanımına: Haydi Resûlullah’ın misâfirini ağırla! dedi.

Fakat kadın: Çocukların azığından başka evimizde bir şey yok ki! dedi.

Kocası: O yemeği getir. Işığını yak; çocukların­ı da uyut! dedi.

Kadın yemeği hazırladı, ışığını yaktı; çocukların­ı da uyuttu. Sonra kalktı kandili düzeltiyor­muş gibi yaptı ve ışığı söndördü. Bu sûretle karı koca, kendilerin­i misâfire yemek yiyor gibi göstermeye çalıştılar. İkisi de aç geceledile­r. Misâfir de karnını doyurdu.

Sabah olunca ev sahibi Resûlullah’ın

yanına gitti. Resûlullah (asm) onu görünce şöyle buyurdu: “Bu gece Allâh sana güldü!”burada gülmekten kasıt mecâzî olup; Allâh senden râzı oldu ve memnun oldu demektir.

Bu olay üzerine: “Ve Ensâr, kendileri fakr-ü ihtiyâc içinde olsalar bile misâfir ve muhâcirler­i kendilerin­e tercih ederler.” âyeti nâzil oldu. (Haşr, 59/9) “Sahâbe’nin; bütün saatleri müthiş bir makamda bir saat nöbet tutan fedâkâr bir neferin nöbeti gibidir ki; amel az, ücreti çok, kıymeti yüksektir. Evet Sahâbeler mâdem İslâmiyeti­n tesisinde ve envâr-ı Kur’âniyenin neşrinde, saff-ı evvel teşkil ediyorlar; “Bir şeye sebep olan onu yapan gibidir.” sırrınca, bütün ümmetin hasenâtınd­an onlara hisse çıkar.” (Sözler, s.454) Îman, istikâmet, ihlâs, îsâr üzere kalınız.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye