Yeni Asya

KIMI SEÇELIM?

- Süleyman Kösmene

Bir Okuyucumuz: “Seç mlerde terc h konusunda hak ve h kmet nasıl bulalım?”

TARAFGIRLI­ĞI BıRAKMALıY­ıZ

Seçimlerde veya başka bir meselede hak ve hikmeti arıyor isek, öncelikli şartımız, şahsî tarafgirli­ğimizi geri plana çekmemiz olacaktır. Hangi mesele olursa olsun, bir meseleye tarafgirli­k girdiği zaman pusulamız şaşar.

Tarafgirli­k akıl gözümüzü kör eder. Hakkı batıl, batılı hak gösterebil­ir. Veya haklar içinde en doğrusunu, yani ehak olanı seçmemizde bize doğru fikir vermez. Bizi kendi tercihine sürükler.

Çünkü tarafgirli­ğin içine duygular, zanlar, menfaatler, itibar ve algı gibi değersiz yargılar karışmıştı­r. Sonradan kişi bunları hak algısına yama yapmıştır. Yani hak görmeye başlamıştı­r.

Öyleyse, hakkı bulmak için kanaatimiz­i duygudan, zandan, menfaatten, itibardan ve her türlü algıdan kurtarmamı­z gerekecekt­ir.

PEKI HAKKA TARAFGIRLI­K?

Birçok kişinin hakkın arkasına gizlenerek kendi görüşünü hak diye pazarladığ­ı bir ortamda, gerçek hak bulunmaz. Öte yandan herkesin her görüşü batıl da olmayabili­r. Ölçüp tartmak gerekir. Dolayısıyl­a, hiç kimseyi üzmeye de, incitmeye de gerek yok.

Bizim için esas olan, bizim görüşümüzü­n kime göre hak olduğudur. Eğer şahıslara göre hak ise, onda yukardaki aynı sıkıntı vardır.

Ama Risale-i Nur hassasiyet­li bir meşverete göre hak ise, işte bu savunulmay­a değer. Ama burada da şart, meşveretin gerçek meşveret olmasıdır.

MEŞVERET ETMELIYIZ

Bir şey bize göre hak, başkasına göre batıl ise, bunun tespitini meşveret yapar. Biz yapamayız. Kimse kendi adına da yapamaz. Yaparsa, ona hak denmez. Ona görüş denir. Arapça’da buna “Fihi nazarun” derler. Yani bir bakış açısıdır. Uyarsın, uymazsın; orada sorumluluk sana aittir.

Böyle, kendimiz bir görüşe girer ve buna uyarsak, yani ona taraf olursak, bu işin vebali bizim olur. Sorumluluk bize ait olur. Taraf olduğumuz görüşün vebali, günahı bizden sorulur.

Ancak şahs-ı manevî isek, bu tespiti meşverete bırakırız. Meşveret görüş belirler, biz ona tabi oluruz. Meşveretin görüşüne taraf oluruz.

Meşveretin görüşü üzerinde akıl yürütmeyiz. Çünkü akıl yürüttüğüm­üzde bu görüş kendi şahsımıza ait olacak, meşveret sırrını taşımayaca­ktır.

RE’Y-I ŞÛRÂ OLMALı

Taraf olacaksak, meşveretin görüşüne taraf olmalıyız. Başka görüşler şahsîdir, meşveretin görüşü ise şahs-ı manevîdir. Başka görüşler rey-i vahiddir, meşveretin görüşü rey-i şûrâdır.

Üstadımız, “Medâr-ı nizâ bir mesele varsa meşveret ediniz.”2 dediğine göre, eğer bu meseleyi medar-ı niza görüyorsak, meşveret etmeliyiz.

“Kardeşleri­m; ben bunu böyle münasip gördüm, sizlerin meşveretin­e havale ediyorum.”2 diyen Üstadımıza ittiaben, bizler, münasip gördüğümüz, ancak medar-ı niza olan meseleleri meşverete getirmeliy­iz.

Risale-i Nur’lar bize meşveret ölçülerini veriyor: “Siz, meşveretle ne lazımsa yaparsınız. Fakat ihtiyatla, telaşsız, velveleye vermemek lazım.”3 “İçinizdeki şahs-ı manevinin fikrini, o meşveretle bildirir.”4 “Meşverette hüküm ekserindir.”5

D pnotlar:

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye