İBRAHIM SIMAV’DAN ENVER TEZER’E
016 Mayıs’ında vefat eden İbrahim Simav için yazdığımız yazıda (15.5.16), onun Balıkesir’deki mütevazi kitapçı ve kırtasiyeci dükkânının Bekir Berk ve daha birçok insanın Risale-i Nur’la tanıştığı bir mekân olduğunu ifade edip, “Bu bahtiyar insanlardan biri de, sonra uzun yıllar Balıkesir Temsilciliğimizi üstlenecek olan Enver Tezer’di” demiştik.
Ve Tezer Faruk Çakır’ın yaptığı röportajda bu tanışmayı şöyle anlatmıştı:
“Sene 1955. Askerden yeni gelmiştim. ‘Bu dünyaya gelişimizin gayesi nedir? Nereden geliyor, nereye gidiyoruz, vazifelerimiz nedir?’ diye bir arayış içerisindeyim. İbrahim Simav’ın kitap ve kırtasiye dükkanına gittim. Onunla biraz sohbet ettim. Bana ‘Bizim evde dinî sohbet yapıyoruz, istersen akşam sen de gel’ dedi. Bu davet üzerine gittim.”
Bu gidiş, Tezer’i Nur derslerinin müdavimi ve Nur Talebesi yapan sürecin ilk adımı olmuş. Sonrası, yaklaşık 70 yıllık kesintisiz ve hep istikamet üzere devam eden bir hizmet serencamı.
Enver Tezer aynı zamanda Üstadı ziyaret ederek görüşen son şahitlerden biri. O görüşmeyi de şöyle anlatıyor:
“Emirdağ’da iç kapıda bizi karşılayan Zübeyir Ağabey, ‘Hoş geldiniz. Siz Risale-i Nur okuyor musunuz?’ diye sordu. Biz ‘Evet, okuyoruz’ deyince sevindi ve devamla, ‘Üstad ne diyor: Ben bir kuru çubuk hükmündeyim, üzümün hasiyeti kuru çubuğunda aranılmaz. Beni ziyaretten ziyade Risale-i Nur okursanız daha çok istifade edersiniz’dedi. Sonra bizi Üstadın odasına götürdü.
“Girdiğimizde dünyada emsalini görmediğimiz nuranî bir sima ile karşılaştık. Başında sarığı, cübbesi. Elini öpüp diz çöktük ve oturduk. Nereli olduğumuzu sordu. Kendimizi tanıttık. Risalei Nur’u okuduğumuzu söylediğimizde çok memnun oldu. Başka ziyaretçilere de söylediğini bildiğimiz şekilde bize de ‘Bu Nurlar her yerde, bütün dünyada okunacak, parlayacak. Evleriniz birer dersane olsun. Allah bu hizmet-i imaniye ve Kur’aniyede muvaffak eylesin. Risale-i Nur‘u okuyun’ dedi.”
Enver Tezer Balıkesir’deki büromuzda uzun yıllar Yeni Asya’yı temsil etti, gazetemizin ve yayınlarımızın tanıtımını yaptı, İstanbul’daki temsilci toplantılarımıza ilini temsilen katıldı.
Son zamanlarına kadar, ileri yaşına ve rahatsızlıklarına rağmen derslere ve toplantılara katılmaya gayret etti.
Yekta Koyunoğlu’nun anlattığına göre, vefatından bir gün öncenin gecesinde “Ben raporumu aldım, yarından itibaren izne ayrılıyorum” demiş ve ertesi sabah 09.30’da konuşa konuşa, dua ede ede, hanımına da, ‘okuyalım’ diye diye vefat etmiş. Allah rahmet eylesin. Ailesinin ve camiamızın başı sağ olsun. Rabbimiz Cennetinde buluştursun.
* Her vefatın, şimdilik geride kalan, ama vadesi dolunca o kervana katılacak olan bizlere verdiği çok önemli mesajlar var: Ölümü ve ahireti sakın unutmayın. Dünyanın gelip geçici gündem ve sıkıntılarına takılmayın. İtidal ve istikamet çizgisinden ayrılmayın. Hizmete odaklanın. Şahs-ı manevîde eriyin. Kul hakkına girmeyin. Helalleşin...