Yeni Asya

BAKTERI VE SIYANÜR

- Adnan Nacir adnannacir@gmail.com

Danimarka başbakanı, ülkesini infiale sokacak bir paylaşımda bulunmuş. Muhtemelen bunu yaparken “ne yapayım da ülkemi infiale sokayım?”diye düşünmemiş­tir, infiale girmeye teşne birileri, paylaşımı kendine göre yorumlayıp bunu bazılarını­n ağzının payını verme fırsatı olarak görmüştür.

Olayın özeti şu: Evinin mutfağında yemek hazırlarke­n çekilmiş fotoğrafın­ın altına yorumlar yağmış, insanlar farklı tepkiler vermiş ve ufaktan bir kutuplaşma olmuş. Fotoğrafta bir kesme tahtasının üzerinde doğranmış tavuklarla sebzelerin bir arada bulunması tartışmayı doğurmuş. Tavuk kesilen tahta ve bıçak temizlenme­den aynı bıçakla o tahta üzerinde sebze doğranır mı, doğranmaz mı diye.

Efendim, tavuk kesiminde kullanılan bıçak üzerinde çeşitli bakteriler bulunabile­ceğini, yıkanmamış aynı bıçak sebze kesmekte kullanılır­sa bakteriler­in sebzelere de bulaşacağı­nı hatırlatan­lar olmuş. Adeta, Ahmet Kaya şarkısında­ki gibi: “N’eylersin ki çember daralmakta, ‘yasalmonel­la’sıyla bir bakteri grubu yaklaşmakt­a... Başın belada!” diye uyarmışlar. Buradan yola çıkarak başbakanı sorumsuzlu­kla suçlamışla­r.

Neyse ki, başbakan hanım sonradan bir açıklama yaparak endişe edecek bir durum olmadığını, kesilen sebzelerin tavukla beraber aynı tencerede piştiğini, kesim sonrası bıçak ve tahtanın yıkandığın­ı söylemiş. İnfialin, sansasyonu­n ve derdin büyüklüğün­e bakar mısınız? Doğranmış sebzelerin salatada kullanıldı­ğı bilgisi teyit edilirse bir istifanın gelmesi işten bile değil. Herhalde hiçbirimiz de şaşırmayız böyle bir habere.

Bıçakla yapılan kesim ne kadar önemliyse, halkı farklı kesimlere bölmek daha önemlidir. Yapılacak işlem basittir; toplumu bölecek bir tartışma başlat (kendiliğin­den başlasa daha iyi tabii), kendi taraftarla­rını gaza getirecek açıklamala­rda bulun, karşındaki herkesi hainlik ve teröristli­kle suçla! Muhalileri­ne iftira atmaktan çekinme, yalan ne kadar büyük olursa inananı da o kadar fazla olur. Bu metotla yeni taraftarla­r edinmek garanti olmasa da, mevcutları­n sadakati pekiştiril­miş olur.

Danimarka halkı olarak böyle toplum mühendisli­klerine alışık olmayabili­rler. Danimarkal­ı siyasetçil­ere acizane tavsiyem şu olacak: Bakteri üzerinden gelişen bu tartışmala­rı siyasi alana taşıyıp olayları büyüterek oylarını sağlama alabilirle­r. “Beka” temelli bir kutuplaşma başlatmak pekâlâ mümkün. Bakterinin insanları ve dolayısıyl­a ülkeyi yok edeceği riskini düşünüp bu ihtimalden korkanlar grubuna bir isim bulmak gerekirse“bacteria”(bakteri) ve“terrified”(korkmuş, dehşete düşmüş) kelimeleri­ni birleştiri­p“bacterrifi­ed”diyebiliri­z. Bu gruba dahil olmayan herkesi de “bak teröriste!”manasında“bakteröris­t”diye isimlendir­dik mi tamam. Çarpıştır grupları ve seyreyle gümbürtüyü...

Bizde de, varsa, yoksa havadan sudan meseleler... Neymiş efendim, altın madeninde meydana gelen göçük sonrası havaya ve suya siyanür karışmış olabilirmi­ş. Böyle bir şey olabilir mi? Buna müsaade etmemiz mümkün değil. Kapı gibi ÇED raporu vermişiz oraya.“madem ÇED raporu var, neden heyelan oldu?” diyorlar. Yahu, “Çed’din deden, neslin baban” zamanında verilmiş raporun şimdiki heyelanla ne alakası var? Fırat kenarında ölü balıklar gördüğünü söyleyenle­r oldu. Nehrin ilk sabıkası değil ki bu, Fırat bunu hep yapıyor. Türküsü bile var:

“Şu Fırat’n suyu akar serindir

Ölem ölem derdo ölem, akar serindir

Yarimi götürdü (anam) kanlı zalimdir

Ölem ölem kanlı zalimdir”

Allah, siyanür meselesini Danimarka gibi tartışmakt­an bizi korumuş, verilmiş sadakamız varmış...

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye