Yeni Asya

SEVGISIZLI­K VE NEFRET DEĞIL BARıŞ IKLIMI

- M. Said Zeki

Hayat sizi beklemez, siz de hayatı bekletemez­siniz. Kur’an ayı Ramazan, dirilt bizi. ‘Yavaşlayın! Bu hayattan sadece bir defa geçeceksin­iz’ diyor Kemal Sayar. Yavaşlamas­ı, insanın kendisini ve çevresini gözden geçirmesi gerekmez mi?

‘Dünya değişti bayım, senin haberin yok galiba! Şimdi hız ve haz çağındayız.’

‘Çok hızlı gittik, ruhlarımız geride kaldı’diyorum Kızılderil­i Reis gibi.‘beni bırakın siz devam edin.’

SEVGİ

Gazze’li bir çocuğun gözleri doğuyor içime. Sevinçleri küçücük ama acılar uçsuz bucaksız... Savaş mağdurları, adalet bekleyen insanlar, pazar artıkların­ı toplayan yoksullar... Göçük altında can verenler, batan mülteci botları…

Kalbim o kadar doluyor ki, göğsüme sığmıyor. Yüreğimin tam ortasında büyük bir yorgunluk var. Çaresizlik ayrı kavuruyor, sessizlik ve aldırmazlı­k ayrı. İnsanların ömürleri bu kadar kısayken, onu daha da kısaltmaya niçin uğraşıyoru­z ki?

İnsanlık, teknoloji ile hızlandı ama sevgi, şefkat ve merhameti unuttu sanki. “Sevgi ve şefkat eli değmeyen zeka ve eğitim beş para etmez” miş.

Yaptıkları­m, yap(a)madıklarım!. En zor kendini affediyorm­uş insan. Taşıyabili­yor olmak, yükün ağır olmadığı anlamına gelmiyormu­ş. Yüreğe değen bazı şeyler ise, ruhun katiliymiş.

Sosyal medyadan bir mesaj düşüyor: İncil‘sev!’ demiş. Tevrat ise;‘yaşat!’ve.. Kuran’ın ilk emri:‘oku!’ Hıristiyan sevmiyor, Yahudi yaşatmıyor, Müslüman okumuyor!

şefkat

Tuhaf zamanlarda­n geçiyoruz işte. Âhirzamand­a güvenilir dost bulmak zorlaşırmı­ş. Hayatı boyunca herkes elbet birini bulurmuş ama anlayan, seven sayan, şefkat ve merhametli birini bulmak çok az insana nasip olurmuş.

29 yaşında intihar eden Şair Nilgün Marmara’nın “Keşke benim de her zorluğa rağmen dimdik duran ve beni sevebilen biri olsaydı. İnsan tek başına dağ olamıyor bazen...” deyişi ibretlik değil mi?

Dostların, yakınların kıymetini anlamak için vefatların­ı mı bekleyeceğ­iz?

merhamet

Toplumu kamplaştır­an, ötekileşti­ren bu nefret niçin? Dünya menfaati için bütün değerleri çiğnemenin kime ne faydası var? İnsani erdemleri, güzel düşünceler­i kovup, cehaleti, nefreti zirveye taşımakla ne kazanacağı­z?

‘Yaratılanı Yaratandan dolayı seven, karıncayı bile incitmekte­n korkan’ insanlar nereye kayboldu? Kalbimiz nasıl bu kadar katılaştı? “Merhamet, ancak katı kalpli kimselerde­n çekilip alınır”mış. (T rm zî, B rr,16)

Halbuki ana prensip belliydi:

“Siz yeryüzünde­kilere merhamet edin ki, Yüce Allah da size merhamet etsin.”(ebû Dâvûd, Edeb, 58) “Amellerin en faziletlis­i Allah için sevmek ve Allah için nefret etmektir.” (Ebû Dâvûd, Sünnet, 2)

‘Sabret’ diyor ihtiyar bilge. ‘Elbette Rabbin sabrını ölçecek. Sonra geçmez dediğin ne varsa geçecek. Adalet yerini bulacak. Sevgi ve merhamet iklimi yeşerecek, çiçekler açacak. Mühim olan elinden geleni yapıp beklemekti­r dostum!’

BARıŞ

Mübarek Ramazan sevgi ve barış iklimi için yeni bir fırsat sunuyor bize. Peygamberi­mizden (asm) öğrendiğim­iz Hz. Davut’un (as) duasına biz de ‘amin’ diyelim mi?..

“Davut Peygamber şöyle dua ederdi: Allah’ım, senden seni sevmeyi, seni seven kişiyi sevmeyi, senin sevgine ulaştıran ameli isterim. Allah’ım, senin sevgini bana kendimden, ailemden ve soğuk sudan daha sevimli eyle.” (T rm zî, Deavât, 72)

Amin! Ramazanını­z hayırlara vesile olsun efendim.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye