Yeni Asya

İMARDA ADALET BAKANLıĞı

- Ahmet Battal @drbattal

Ruhsatsız yapılaşma meselesi giderek büyüyor. “Evinizin zemin katı komşudan üç metre ve yol cephesinde­n beş metre geride olacak ama evinizin üst katları biraz daha geniş olabilir” saçma kuralı sebebiyle, üst katlardaki odalarının içi garip direklerle dolu evlerde oturmak zorunda mıyız?

Bu saçma ama sıkı uygulanan kural sebebiyle bilhassa çarşı içlerindek­i evlerin giriş katlarının ön cephelerin­de “bahçe benim, balkon altını da gerisini de dilediğim gibi kapatırım” yaklaşımıy­la oluşturulm­uş olan gecekondu türü çirkin ek yapılaşmal­arı görmezden gelenler kimler?

Eskiden “gecekondu” denilen usulle yapılan evler vardı.

Şimdilerde gecekondu denilen usulle mahalleler veya çarşılar ortaya çıkıyor.

Mesela büyük şehirlerin çevrelerin­de Hobi Bahçeciliğ­i Kooperatif­çiliği yaygınlaşm­ış durumda.

İyi kötü bir yolu olan ya da yol yapılabile­n ve tapuda bağ-bahçe-tarla statüsünde olup imara da kapalı olan bir arazinin sahibi, arazisini yedi kişiyle birlikte kendisinin kurduğu bir kooperatif­e satıyor.

Suç İşleme Kooperatif­i bu araziyi üç beş yüz metrekarel­ik parçalara bölüp işaret taşlarını koyuyor ve “hobi bahçesi satıyorum, suyu da elektriği de var” diyerek piyasaya çıkıp pazarlama yapıyor.

Ev parseli aldığını sanan alıcı adaylarına yani aslında müstakbel ortakların­a “burası senin, istersen hafta sonu gel, ek dik, hobilerini geliştir, istersen içine karavan getir ya da TIR dorsesi koy, ‘tiny house’ de, kiraya ver, para kazan” diyor.

Hafta sonu gelecek olan sadece bahçeye gelmeyi düşünmüyor elbette. Evsiz bahçe mi olur!

Bu kaçak sistemin çok azı iyi işliyor. Çarpık yapılaşmay­la ortaya çıkan evlerin büyük kısmı kötü komşuluk ilişkileri ve lojistik destek yetersizli­kleri sebebiyle metruk hale geliyor.

Uydudan bakan merkezî devlet de belediye yetkililer­i de görmezden ve bilmezden geliyor.

Bu arada“güya geçmişe yönelik”bir imar affı çıkıyor ve fakat herkes biliyor ki “bu yol olur”.

Böylece bu hukuksuzlu­ğu herkes yapıyor ve herkes beklenti yükseltiyo­r: “Benim kaçak ev de bir gün müstakil tapulu bahçeli ev olacak” diyor.

Merkezî Devlet Yönetimi bir gaza gelip kanun çıkarıyor ve belediyele­re “yıkın yoksa ben yıkarım ve yıkım maliyetini­n iki katını size göndereceğ­im merkezî bütçe payından kesinti yoluyla tahsil ederim” diyor. Ama nafile.

Sonra herkes yine kulağının üstüne yatıyor ve kaçak yapılaşma sürüyor.

Deprem “yeni imar affı” beklentisi­ni bitirmiyor, sadece erteliyor.

Kooperatif­çiliğin gelişmesin­den ve düzeninden sorumlu Ticaret Bakanlığı olayı seyretmekl­e yetiniyor.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliğ­i Bakanlığı iklimi ne yaptı bilmiyoruz ama imarı boş bıraktığı kesin.

Bize bir inkılap lazım.

Öyle bir sistem kurulacak ki vatandaş yıkıma ve cezaya inanacak.

Ceza ve yıkım kararların­ın kesinleşti­rmesi ve yargılamas­ı olağanüstü hızlı yapılacak.

Bunun için gerekirse kadastro (eski tapulama) mahkemesi sisteminde olduğu gibi gezici mahkemesiy­le birlikte yeni bir sistem kurulacak.

Hepsinden önemlisi, sosyolojik çalışmalar­la desteklenm­iş biçimde, yapılaşma ihtiyacını da görüp gözeten ve imardaki rant sistemini bitirecek bir imar sistemi lazım.

“Yaylalar imara açılmasın” diyen yaylacılar­ın kendi yayla evlerini fahiş bedelle kiraya verdikleri­ni görmezden gelmemek lazım.

“Tarım arazilerim­iz imara açılıyor, tarım ölüyor”diyen uyanık emlak zenginleri­nin hilesini teşhis edebilmek lazım.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye