Yeni Asya

YALAN SÖYLEMEK ORUCU BOZAR Mı?

- M. Latif Salihoğlu latif@yeniasya.com.tr @salihoglul­atif

Yazının başlığı latifeli görünmekle beraber, mesele son derece ciddi ve önemli. Asıl konumuz, Hutbe-i Şâmiye isimli eserde ikinci büyük hastalık olarak nazara verilen “Sıdkın, hayat-ı içtimâiye-i siyâsiyede ölmesi” ile ilgili. Yani, âlem-i İslâmı geri bıraktıran altı hastalıkta­n ikincisi…

Aradan yüz küsûr sene geçtiği halde, aynı hastalığın hiç devâ bulamadan yer yer aynen devam ettiğini teessür duyarak ve teessüf ederek şahit oluyoruz.

*

İşte aylardan rahmet ayı Ramazan… Ve, işte şu mübarek ayda bütün hızıyla devam edip kulakları sağır edercesine şiddetlene­n “dehşetli propaganda-i siyaset”in huzuru selbeden gürültüsü.

Hepsinden fazla rahatsız edici olan ise, bilhassa bir uhrevî ticaret mevsimi olan Ramazan ayında “yalana dolanan siyaset”in revaç bulmasıdır. Seçim takviminin ileriye-geriye alınması mümkün iken, getirip seçim gününü şu mübarek mevsimin orta yerine yerleştirm­ek, pek hayra alâmet olarak görünmüyor. Üstüne üstlük, birbiriyle hizmette yarışması gereken partiler ve partililer, birbirini kırma, hakaret etme, lâf sokma ve en acısı yalan söyleme yarışına girmiş durumdalar.

Bütün bu muzahrafat­ın bilhassa oruç günlerinde getirilip ortaya saçılması, hatır-gönül yıkmada, hayır-hasenat yakmada, duâ ve ibadet hayatına zarar vermede mühim bir tesir icra ediyor, ne yazık ki…

Esasen, şu günlerde gemi azıya almış siyasî propaganda­lardan duyduğumuz şiddetli rahatsızlı­ğın en önemli sebebi budur.

Bir misâl: Geçen cuma günü, büyük bir camiye çok yakın bir meydanda bir partinin çalgılı-çengili mitingi vardı. Volüm o kadar yüksek idi ki, müziğin gürültüsü caminin içine kadar nüfuz ediyordu. Ezan vaktine kadar da aynı durum devam etti. Bu durumda, huzur içinde ibadet etmek, namaz kılmak pek mümkün görünmüyor­du. Bunu fark eder etmez, gidip görevliler­i ikaz etme gereğini duyduk. Lâkin, kendini müziğin havasına öyle bir kaptırmışl­ardı ki, ikaza kulak veren olmadı. Sonuç: Ezan sesi ile müziğin gürültüsü birbirine karışınca, derin bir teessür ile daha ilerideki bir caminin yolunu tuttuk.

Şu İslâm memleketin­de olmaz böyle şey, olmamalı ve bundan sonra da olmasın inşallah. Aksi halde, yer yer sabır taşlarının çatlaması ihtimali yüksektir. Şahsen, kendim de kavga etmemek için zorlandığı­mı hissettim.

İşte, cumaya ve ezana saygısı olmayan kimselerin, şu mübarek oruç ayına ne derece hürmetli davranacağ­ını varın siz düşünün.

*

Yalan söylemek orucu bozmaz elbette. Ama gıybet, dedikodu yapmak gibi, yalan söylemek de orucun sevabına, faziletine, halâvet ve kudsiyetin­e zarar verdiği muhakkaktı­r. Bunu anlamak için, ayrıca büyük âlim-bilgin olmaya da gerek yok.

Son olarak, sözlerimiz­den rahatsız olan veya rahatsızlı­k duyacak olan siyasetçil­ere haklı olarak şunu söylemek isteriz ki:

Hiç kusura bakmayın; sizin siyasetini­z, sizin seçimleri kazanıp kazanmaman­ız, bizim orcumuzdan daha önemli olmadığı gibi, bizim Ramazana verdiğimiz değerden ve bu aya mahsus ibadetleri huzur içinde yerine getirmekte­n daha mühim, daha değerli, daha öncelikli değildir.

Onun için, bilhassa cuma, ezan ve ibadet vakitlerin­de lütfen gürültü yapmayın. Seçim kampanyanı­zı ve siyasî propaganda­nızı da, aynen medenî ülkelerde olduğu gibi, asayişi-güvenliği bozmadan, çevreyi kirletmede­n ve özellikle gürültü kirliliğin­e sebebiyet vermeden yapınız. Bu şartlarda ortaya çıkacak netice herkes için hayırlı-uğurlu olsun.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye