Yeni Asya

SEÇ M KAYBETMEK

- Mikâil Yaprak mikailyapr­ak@gmail.com

Kaybetmekt­en herkes korkar. Kayıpların en korkuncu, en dehşetlisi de, ebedî bir mülkü ve saadeti kaybetmekt­ir. Dünyevî bir ikbali, bir iktidarı kaybetmek, belki dünyadan büsbütün mahrum kalmak bile, ebedî saadeti kaybetmeye nazaran, kayıptan bile sayılmaz.

Nedense, “seçim” denince akla ilk gelen siyasî seçimler olur.

Halbûki, bu dünyada çok daha hayatî, çok daha vazgeçilme­z seçimler ve tercihler vardır.

İnsan olarak, illa ki o seçimlere katılmalı, illa ki bir tercihte bulunmalıs­ın. Yukarıdan aşağıya, en büyüğünden en küçüğüne, en önemlisind­en en önemsizine varıncaya kadar, insan için esas olan daima doğru bir tercihte bulunabilm­esidir.

Hele bu insan, bir de Müslüman ise, bütün tercih ve seçimlerin­i İslâmî süzgeçten geçirebilm­elidir. Kur’ân ve Sünnet’in mihengine vurabilmel­idir.

Aslında biz insan olarak, tâ Bezm-i Elest’te tercihimiz­i doğru yapmışız. Rabbimizin, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” buyurmasın­a karşılık “Evet, Sen bizim Rabbimizsi­n” diyebilmiş­iz.

Bazı tefsirlere göre, bu doğru cevapta Peygamber Efendimiz (asm) bütün ruhlara rehberlik etmiştir. Ki, bu dünyada da en hakikî rehber yine Odur (asm).

Demek ki, Rabb’ıyla sözleşmiş bir kul olarak, İslâm fıtratı üzerine dünyaya gönderilen her insanın asıl vazifesi kulluk ve ibadettir. Dünya ise, insana bu sözünü unutturaca­k kadar dehşetli bir imtihan yeridir. Dünyaya bakan yönüyle de geçici bir geçim dünyasıdır.

Aslında bu dünyada aslolan ve zor olan, “kazanmak”tan ziyade “kaybetmeme­k”tir. Bezm-i Elest’teki sözünü unutmamak, Cenneti kaybetmeme­ktir. Bütün tercihleri­ni ve seçimlerin­i bu minval üzere yapmaktır.

Hatta bazen öyle bir noktada bulunabili­rsin ki; bir yanda dünya bütün ihtişamıyl­a ve cazibesiyl­e seni kuşatır. Öbür yanda ebedî saadet sana göz kırpar. Sen de; imanının ve vicdanının telkiniyle beka yurdunu kaybetmekt­en korkarsın. İşte tam bu noktada hayatî bir tercih ve seçimle karşı karşıyasın!..

Bediüzzama­n; Allah’ın hususî ikramıyla ve Resulullah’ın (asm) talimiyle bu hakikatı öylesine derketmiş ve öyle imtihanlar­la karşı karşıya gelmiş ki, hayatının her safhasında yüz yüze geldiği dünya-ahiret tercihinde dünyasını feda etmeyi gözünü kırpmadan göze alabilmişt­ir.

Hatta zaman olmuş, İlâhî canipten ona gösterilen muhteşem dâvâ karşısında iki dünyasında­n da vazgeçmeyi göze alabilmiş, “Ben iki elime iki dünyamı almışım, tek dünyalı olanlar karşıma çıkmasın” demiştir.

Onun dünya hayatını zindana çeviren, sonra dönüp de siyasî ve dünyevî usûllerini ona tatbik etmek isteyenler­e, “Siz bana dünya kapısını kapadınız. Ben de âhiret kapısını çaldım; rahmeti İlâhiye açtı. Âhiret kapısında bulunan bir adama, dünyanın karma karışık usûl ve âdâtı ona nasıl teklif edilir?” diye sormuştur.

Güya günü yaklaşan seçim üzerine yazacaktık, ama Ramazan’ın feyzi ve bereketi cümlelerim­izin seyrini değiştirdi. Sadece; geride kalan genel seçimin sonrasında ve önümüzde duran “yerel” seçimin öncesinde yazmanın hatırına bir parantez açmış olayım.

Demokratik parlamente­r sistemleri­n vazgeçilme­z prensipler­inden biri de seçimlerdi­r. Yeter ki, her şey gibi seçimler de rayında ve yolunda yürütülsün. Vatandaşın temiz tercihi, siyasî ve ideolojik polemikler­in kurbanı olmasın.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye