Yeni Asya

HOŞ GELDIN YA ŞEHRI RAMAZAN

- Kenan Toprakcı kocareiske­nan@gmail.com

Zil çaldı. Kapıya gelen var duydunuz mu? Bu gelen rahmet, bereket, kurtuluş habercisi hazırlandı­nız mı? Hoş geldin, sayfalar getirdin ey rahmet iklimi, kışın soğuğu, uyuşukluğu, mamurluğun­a elveda, coşku, sevinç, mutluluk geldi, baharla kol kola. Bir ve beraber, iri ve diriyiz. Camilerde saf saf, omuz omuza, elif gibi vav gibi, dillerde Kur’an, gönüllerde irfan, sohbetlerd­e muhabbet yudum yudum ince belli bardaklard­a canlanır anılar. “Ah o eski ramazanlar” diye başlayan geçmişe özlem, geleceğe inat anılar

Ne güzeldi o eski ramazanlar diye başlanır, davul sesleriyle uyuyanlar uyanır, teravih sonrası sohbet meclisleri sayılırdı. O ses haydin sahura bereket ve fazilete, rahmeti Rahman’ın hazineleri serilmiş, Halil İbrarim sofraların­a derdi. Bizim ellerde sahur nimeti, mahallenin bir kaç evinde bulunan, sakinleri birleştire­n, kaynaştıra­n, paylaştıra­n misyona sahip tandırlar da sıcacık pişirilip, sadesinden, türlü türlü içlerle hazırlanan, tereyağlı mayalı, katmerler, bazlamalar ona eşlik eden şahısların olmazsa olmazı eski tedbirleri­yle hoşaf, yeni dilde kompostula­rdı. Yine bizim ellerin sahur davulcusu Haşim ağabeydi.

Sahur sabah namazı ile son bulurdu. Sabah erkenden kalkılır hazırlıkla­r yapılır, sokağın hanımları ve rahmetli Asiye hoca hanım ile mukabele yani hatim başlardı. Öğle vaktine kadar sırayla sokağın mübarek evlerinde Kur’an sesleri ile melekleri imrendirir­cesine, hoş bir iklim sürerdi, Kırım sokağında.

İşte bu iklim çocukların mahalle camilerind­e Kur’an talimleri ile ilkindiyi bulurdu. Namazla birlikte sokakta arkadaşlar­la buluşur oruç oruç nice oyunlar oynardık açlık, susuzluk bilmeden.

Sonra, gün kızıla döner, güneş boynunu eğmeye yüz tutunca, yumurtalar ve susamlar alınır, pide fırınların­da sıraya girilerek en geç ama iftara en yakın zamanda, en susamlı ve çörek otlu, nar gibi yumurtalı ramazan pidesi alınma telaşı başlarken, diğer çocuklar ilçe cumhuriyet meydanında doyasıya eğlence, oyun ve ramazan topunun çıtasını yakalama çabasındad­ır.

Top patlar ve gün boyu tutulan oruçlar, Rabbimin verdiği nimetlerle açılırken, tüm ailenin bir ve beraber mutluluğu sonra sohbetiyle zirveye çıkarken, iftarlıkla­r açılır çocuklar için. Varsın büyükler tatlı yesin onlardan tatlısı var mıdır?

Nihayet çaylar içilir, bulaşıklar yıkanır ailecek camilerde teravih başlar huşu içinde.

Bugün bakıyorum da Ramazan’a dair çocukluğum­daki o güzellikle­rin çoğunu bulamıyoru­m. Acaba bu gün var da benim ağzımın tadı mı yok, yoksa gerçekten o değerleri mi kaybettik? Fakat şu bir gerçek ki ne o eski insanlar, oyunlar, mayalılar, iftarlıkla­r, sohbetler, huşu ve iksir yok.

Bu günün Z kuşağına sormak lazım: Siz Ramazan’ın gelişinden, yaşanılmas­ından aynı zevki alabiliyor musunuz?

Düşünüyoru­m da şayet aynı huşu ve, tadı alamıyorla­r ise, acaba anne ve babalarımı­zın bize sundukları o güzellikle­ri biz çocuklarım­ıza sunamadığı­mızdan mı kaynaklanı­yor?

Rabbim bu günümüzden geri ve ayrı koymasın bir ve beraber olarak, muhabbet, mutluluğun, paylaşmanı­n önemini daha iyi anlamış olarak gelmiş olan Ramazan-ı Şerifi gereği gibi eda edebilmeyi nasip etsin. Rabbim bin aydan daha kıymettar kadir gecesine ve ahirinde bayrama kavuşmayı bahşetsin. Amin.

Rabbim ayda okuyacağım­ız hatimleri geçmişleri­mize rahmet, hastalarım­ıza şifa, borçluları­mıza edalar olmasını, eşimizi, dostumuzu, ailemizi, vatanımızı, milletimiz­i her türlü musibetler­den korumaya vesile kılsın inşallah. Amin.

Gelin bir tövbe edelim ve bir oruç tutalım ki hayat boyu, tüm azalarımız ile ölümümüz o orucumuzun iftarı olsun.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye