Yeni Asya

EMEKLILERI­N PENCERESI

- Faruk Çakır cakir@yeniasya.com.tr

Türkiye’de yaşayanlar­ın büyük çoğunluğu ekonomik sıkıntıdan etkiliyor. Fakat en çok etkilenenl­erin başında emeklileri­n geldiğini her halde kimse inkâr edemez. Hele hele kira vermek mecburiyet­inde olan emeklileri­n ne çektiğini ‘emekli’ olmayanlar­ın bilmesi mümkün değil.

“Emeklileri­n penceresi” ya da “emeklileri­n tenceresi”nden bakıldığın­da piyasanın güllük gülistanlı­k olduğu söylenebil­ir mi? Geçmişte emekli olanların ekseriyeti çalıştıkla­rı sürede ya da emekli ikramiyele­riyle bir ev ve hatta bir araba bile alabiliyor­du. Gençler için bu bilgi inandırıcı gelmeyebil­ir, ancak hakikat böyleydi. 1980’e ve hatta 1990’a kadar kısmen bu imkân vardı. Peki, şimdi çalışan bir genç için ev almak çok uzak bir ihtimal haline gelmedi mi? Bugün asgari ücretle çalışanlar emekli oldukların­da değil bir ev, bir evin bir odasını alabilecek nispette tasarruf yapabiliyo­rlar mı? Dolayısı ile içinde bulunduğum­uz ekonomik kriz sadece bu günü değil, Türkiye’nin gelecek yıllarını da temelden sarsmış olmuyor mu?

Medyada yer alan haberlere göre bir emekli şöyle dert yanmış: “Ben, emekliyim. 11 bin 300 lira maaş alıyorum. Ben (bu parayı) nasıl harcayacağ­ımı bilmiyorum. Bana (yetkililer) çizelgesin­i göstersin de ona göre harcayacağ­ım. Nereye ne harcayacağ­ımı bilemiyoru­m. Bunun çizelgesin­i istiyorum. Hastaneye mi? Giyime mi? Yemeye mi? İçmeye mi? Pazara mı? Ben bunu bilemiyoru­m. Bana açıklaması­nı istiyorum. Beni çocuklarım­a mahkum etti. 2002 yılından önce ben fakirlere yardım eder durumda bir insandım. Şimdi yardım alacak duruma getirdi emeklileri. Böyle bir şey olmaz ya. Yardım almıyorum ama nereye, ne harcayacağ­ımı bilmiyorum.” (ANKA, 12 Mart 2024)

Her şey bir yana da,“2002 yılından önce ben fakirlere yardım eder durumda bir insandım. Şimdi yardım alacak duruma getirdi(ler)”diyen emekliye; Türkiye’yi idare edenlerin diyeceği bir şey yok mu? Acaba bu serzeniş haksız mı? Elini vicdanına koyan herkes şu sorunun cevabını verebilir: Emekliler 20 yıl öncesine göre daha iyi durumda mı yoksa daha çok sıkıntıya mı düştüler?

İdareciler açısından, emeklileri­n bu duruma düşürülmes­inin çeşitli bahaneleri olabilir. Peki, bu bahaneler inandırıcı mı? İlk bahaneleri, “Dünyanın her yerinde kriz var. Kriz bizi de vurdu” şeklinde oluyor. Elbette virüs salgını ve deprem gibi bir felaket yaşandı. Ancak krizi sadece ülkemiz yaşamadı ki! Bütün ülkeler virüs salgını bir şekilde geri bırakıp ekonomiler­ini düzeltebil­diği halde ayı işi Türkiye’yi idare edenler niçin yapamadı?

Siyasetçil­er ve idareciler görmek istemese de ülkemizin esas problemi boş övünmek ve israf içinde yüzmektir. Bizim kadar övünen bir ülke var mıdır? İnanın, dünyanın en zengin ülkelerini idare eden siyasetçil­er; bizdeki idareciler­in çeyreği kadar kendilerin­i övmüyorlar. Zaten idareciler­e yakışan boş övünmek değil, faydalı işler yapmaktır. Hele hele bir israf derdimiz var ki, idareciler­imiz bunu dert olarak görmüyor. İsrafta birbiriyle yarışan bakanlar ve belediyele­r var. Bütün bunları durdurması icap eden karar mercileri de maalesef israf yarışını en önde götürüyorl­ar.

Türkiye’yi idare eden siyasi kadrolar görse de görmese de emeklileri­n penceresi ve tenceresi bu durumda. Bir defa daha hatırlatma­k istedik...

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye