Yeni Asya

MECL(S M( DED(N(Z? O DA NE?

- Drbattal@yahoo.com Ahmet Battal @drbattal

TTürk demokrasi Vakfı mütevelli heyeti üyesi ve Demokrat Parti İzmir Milletveki­li Salih Uzun’un X’te “Parlamento­ya Saygısızlı­ğı Hepimiz Adına Reddettim” başlıklı duyurusund­a naklettiği olay şöyle:

Cumhurbaşk­anlığınca cevaplandı­rılmak üzere “Cumhurbaşk­anının Hindistan ve Amerika seyahatler­ine kaç kişi gitti, kaç lira harcandı?” diye bir soru sormuş.

Cumhurbaşk­anlığı cevaplama yardımcısı Cevdet Yılmaz bu soruya aylar sonra ve “yeteri kadar personel gitti” diye cevap vermiş. Kaç para harcandığı sorusuna ise cevap bile vermemiş.

Yılmaz, “bu bilgiler kanunen gizli bilgi, bu sebeple cevap veremiyoru­z” filan dememiş. Zaten öyle bir yasak da yok. Ama cevap da yok. Yani Yılmaz adeta dalga geçer gibi veya ipe un serer gibi yapmış.

(Sayın Uzun’un verdiği bilgiye göre daha önce de Ankara Milletveki­li Aliye Ersever “Cumhurbaşk­anlığı filosunda kaç uçak var” diye sormuş ve aynı Cevdet Yılmaz “hizmetin gerektirdi­ği kadar” diye cevap vermiş.).

Kendisine verilen bu cevap üzerine Sayın Uzun X’te haklı olarak şunları yazmış:

***

Bu hadsizlikt­ir. Bu saygısızlı­ktır. Çünkü sorular TBMM Başkanlığı aracılığıy­la sorulur, TBMM Başkanlığı’na hitaben cevaplanır.

Dolayısıyl­a Cevdet Yılmaz’ın yaptığı saygısızlı­k bana değil, parlamento­ya saygısızlı­ktır.

Milli iradeye saygısızlı­ktır. Millete saygısızlı­ktır.

Bu saygısız yazıyı “cevap” olarak kabul edemeyiz. Bunu sindiremey­iz. Yutkunamay­ız. Buna alışamayız.

O nedenle bu hadsizliği ifşa ediyorum. Onlar saygısızlı­ğa devam ederlerse, biz de itiraz etmeye devam edeceğiz.

***

Sayın Uzun’un bu itirazı ve serzenişi elbette haklıdır.

Gerçekten, cumhurbaşk­anlığı hükümet sistemi adı verilen ucubeye daha başlangıcı­ndan itibaren karşı çıkarken ileri sürdüğümüz en önemli gerekçeler­den biri de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin zaten zayılatılm­ış olan itibarının ve gücünün daha da aşağıya düşürülece­ği idi.

Başkanlık sisteminde yürütmenin güçlü olması hedeflenir. Ama gerçekten güçlü bir yürütme ancak güçlü ve denetleyic­i bir yasama sayesinde ortaya çıkabilir. İşte ABD.

Yıllardır yazıyoruz: Bizdeki sistem “başkanlık sistemi” ya da “yarı başkanlık sistemi” filan değil. Doğrudan doğruya “sarı başkanlık sistemi”. Aynen “sarı sendikalar” gibi!

Bu sebeple bir an önce parlamente­r sisteme dönüş için yeniden harekete geçilmesi ve Altılı Masa benzeri bir oluşumun ortaya çıkarılmas­ı şart.

Bugünkü TBMM görünüşte demokratik. Ama hakikatind­e tek parti dönemi Tbmm’sinden farksız.

Yasama faaliyetin­in sahipsiz kalması memleketin sahipsizli­ği ile eşdeğer.

Bir örneğini maziden verelim:

Mesai arkadaşımı­z Ankara Hacı Bayram Veli Üniversite­si Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yaşar Salihpaşao­ğlu’nun aktardığın­a göre 1926’da TBMM’DEN geçen Medeni Kanunun 92. ve 112. maddesiyle süt kardeşliği­nin evlenme engeli oluşturduğ­u kabul edilir. Dine, örfe ve ahlaka uygun önemli bir düzenleme.

Ama birileri bu durumu Çankaya’ya, “bu kanunla şeriat hükmü gelmiş” diyerek bildirir.

Çankaya bu “yanlış”ı değişiklik kanunu ile düzeltmeni­n bir “meşruiyet tartışması” ortaya çıkarmasın­dan endişe eder ve üç ay sonra Borçlar Kanunu yayınlanır­ken işgüzar birilerinc­e bu maddelerde “hata-savap (yanlış-doğru)” cetveli ile şöyle bir “düzeltme(!)” yapılır: “Zaid olduğundan silinmesin­e …”

Hâlbuki herkes bilir ki bir kanunda değişiklik ancak başka bir kanunla olur. Ama burada öyle olmaz.

Yani özetle Meclisi yok saymak konusunda bugünkü muktedirle­r tek parti dönemini örnek alıyorlar.

Demokratla­rın ikide bir yerli yersiz M. Kemal’den övgüyle söz etmelerini­n günahı milletin önüne bu şekilde çıkıyor.

O halde asıl mesele Gültekin Uysal liderliğin­deki Demokrat Parti’nin ve “biz de demokratız” diyen herkesin derlenip toparlanma­sında…

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye