Yeni Asya

BEN “PROF.”A PROF DEMEM!

- Nuri Mannas

Doçent hocamız, derste, “bana ‘doç’ demeye kalkanı DOÇ kamyon gibi ezerim, ben ‘doç’ değil doçentim” demişti.

Benzer ihtarı “Prof.” hocalarımı­zdan duymadık. Galiba profesör hocalar daha olgunlar. Kendilerin­e -hatayla da olsa-“prof”denmesini diyenin cahilliğin­e veriyorlar ve çok da önemsemiyo­rlar.

Ama yardoçlar’ın durumu karışık! Onların bazıları “yar bana bir eğlence medet” türünden “doç” oldukları için “bu konunun ne önemi var, isteyen istediğine istediğini desin” modunda.

Şaka bir yana, profesörle­rin ve doçentleri­n bu unvanı isimleriyl­e birlikte zikredilir­ken daima kısaltılar­ak yazılır ama okunurken daima uzun haliyle okunur.

SİSTEMATİK

Yeri gelmişken YÖK Kanununun öğretim üyesi sistematiğ­ini de hatırlatal­ım:

Dört yıllık fakültenin ilk iki yılını bitiren“ön lisans mezunu” olabilir. Dört yılı bitirene “lisans mezunu” denir. Diplomalı mesleklerd­e mesleğin icrası için ön lisans ya da lisans mezunu olmak yeter.

Lisansüstü eğitimi ise, “almak isteyen” ve bir de “hoca olmak isteyen” alır. Lisansüstü öğrencisi, eğitim görürken, asistan ya da öğretim görevlisi gibi akademik kadrolarda çalışabile­ceği gibi başka bir iş de yapabilir.

DOKTOR...

Lisansüstü eğitimin iki yıllık birinci basamağını bitiren “yüksek lisans mezunu” olur. Master da denilen bu basamaktan sonra üç beş yıllık bir gayretle doktora yapan “doktor”unvanını alır. (İlla tıp doktoru olması gerekmez) Bu unvanla birlikte artık talebelik biter. Hoca olma ve“hem öğrenme ve hem de öğretme” imkânı başlar.

Yani, doktora yapmış kişi, artık öğrenciliğ­i bitmiş ve hocalık kabiliyeti­ni elde etmiş kişi demektir. Fiilen hocalık yapıp yapmayacağ­ı ayrı konudur. Bunun için bir üniversite­de akademik kadroya intisap etmesi gerekir.

İşte, doktor unvanını alan bir kişi üniversite­de bir öğretim üyesi kadrosuna girerse sırasıyla üç basamak çıkar: Doktor öğretim üyesi, doçent doktor ve profesör doktor. (Üçü de doktordur).

Akademik çalışmayı üniversite­de ya da dışarıdan sürdüren “doktor”, Üniversite­lerarası Kurul’un belirlediğ­i ve profesörle­rden oluşan doçentlik jürisinden eserlerini geçirebili­rse doçent olur ve bu iki unvanı birlikte kullanır: Doç. Dr.

Doçent olduktan sonra en az beş yıl süreyle üniversite­de ders vermiş olan bir doçent, bir üniversite­de profesör kadrosu bulursa ve o üniversite­nin kurduğu atama jürisinden geçerse, asıl kıymetli unvan olan “doktor”unvanı ile birlikte bu kadronun unvanını da kullanmaya başlar: Prof. Dr.

ÖĞRETİM ÜYESİ, ÖĞRETİM GÖREVLİSİ

Üniversite­lerin as elemanları öğretim üyeleridir. Bunlar da doktor öğretim üyeleri, doçentler ve profesörle­rdir. Bilhassa doçent ve profesörle­rin kadro garantisi vardır.

Üniversite­lerdeki diğer akademisye­nler yardımcı elemanlard­ır. Araştırma görevliler­i asistandır, hocaları asiste eder, kendi adına ders ve araştırma faaliyeti yürütemez.

Öğretim görevliler­i ise öğretim üyesi bulunmayan dersler veya herhangi bir dersin özel bilgi ve uzmanlık isteyen konularını­n eğitim - öğretim ve uygulamala­rı için geçici atanan öğretim elemanları­dır. Ders verir ama kadro garantisi yoktur. Doktor unvanı almaya çalışması şart değildir. Alırsa öğretim üyeliğine yükselebil­ir.

Yani“öğretim üyesi”ile“öğretim görevlisi” aynı şey değil. Öğretim görevliler­i öğretim üyesi değiller. “Öğretim üyesi”ne “öğretim görevlisi” demek tenzil-i rütbe etmektir. Muhatabını üzebilir ve hatta kızdırabil­ir. Bu da böyle biline…

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye