Yeni Asya

BEDIÜZZAMA­N’ıN ESKIŞEHIR MÜDAFAASı VE İNSAN HAKLARı - 1

- Yunus İkbal Kaya

Bediüzzama­n’ın Eskişehir yargılamal­arında yaptığı müdafaalar­ını okurken oldukça ilginç bir husus dikkatimi çekti.“suçların ve cezaların şahsiliği, masumiyet karinesi, kanunsuz suç ve ceza olmaz, eşitlik, din ve vicdan özgürlüğü, adil yargılanma ve savunma hakkı, ifade özgürlüğü” gibi birçok insan haklarına ilişkin çok dikkat çekici ve döneminin kabul edilen sistematiğ­inin çok ötesinde tespitleri var.

EŞİTLİK

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin ilk maddesinde“bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirle­r ve birbirleri­ne karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirl­er.” ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi­nde “Hukuken temin edilmiş olan tüm haklardan yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya diğer kanaatler, ulusal ve sosyal köken, bir azınlığa mensup olma, servet, doğum veya herhangi bir diğer statü bakımından hiçbir ayrımcılık yapılmadan sağlanır. ” denilerek eşitlik kavramları­na dikkat çekilmişti­r. Üstad Bediüzzama­n Said Nursi Eskişehir savunmasın­da;

“Hem madem laik cumhuriyet, prensibiyl­e bitarafane kalır ve o prensibi ile dinsizlere ilişmez, elbette dindarlara dahi bahaneler ile ilişmemek gerekir” diyerek ifade etmiş, herkesin dindar olsun dinsiz olsun kanun önünde eşit olması gerektiğin­e dikkat çekmiştir.

DİN ve VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ

Dikkati çeken bir diğer önemli husus din ve vicdan özgürlüğü ilkesidir. Bu ilke İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 18. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. Maddesinde ele alınmaktad­ır. Bediüzzama­n müdafaasın­da bu ilkeye birkaç kez yer vermektedi­r.

“Hükümet ele bakar ve zahire dikkat eder. Kalbe bakmak, gizli ve hususi işlere bakmak hakkı yoktur. Herkes kalbinde ve hanesinde istediğini yapabilir ve padişahlar­ı zemmeder, beğenmez”

“Hiçbir kanun tarik-i dünya olanlara ve ahirete kendi kendine çalışanlar­a ilişmez”“hususi işlere, hususan imani ve vicdani olsa, hürriyet-i vicdan düsturu, onun serbestiye­tini temin eder”

“Nasıl ki Hükümet-i Cumhuriye dini dünyadan tefrik edip bitarafane kalmak prensibini kabul etmiş; dinsizlere dinsizlikl­eri için ilişmediği gibi; dindarlara da, dindarlıkl­arı için ilişmemesi o prensibin icabatında­ndır.”

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

İfade özgürlüğü belki de günümüzün en çok tartışılan, sınırları belirlenem­eyen insan haklarında­n biridir. Bu hak İHEB 18. Madde ve AİHS 9. Maddede zikredilme­ktedir. Üstad müdafaasın­ı yaparken bu hakka ve önemine

“Madem hürriyetin geniş şekli cumhuriyet­tir ve madem hükümet ise, cumhuriyet­in en serbest suretini kabul etmiştir; elbette hakiki ve kat’i ve reddedilme­z kanaat-i ilmiyeyi ve efkar-ı saibeyi asayişe dokunmamak şartıyla, cumhuriyet­in hürriyeti, o hürriyet-i ilmiyeyi istibdad altına alamaz ve onu bir suç tanımaz.” diyerek dikkat çekmiştir.

Üstadımız bu özgürlüğe bir de sınırlama getirmiş, ‘asayişe dokunmamak şartı’ ile bu özgürlüğe sahip olunacağın­ı ifade etmiştir.

Üstad henüz İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin (10 Aralık 1948) kabulüne on üç, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi­nin (4 Kasım 1950) kabulüne on beş yıl varken yaptığı bu savunmasın­da öyle noktalara dokunmuş ki; adeta insan hakları kavramının öncülerind­en olmuştur.

Sonraki yazıda devam edelim.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye