Yeni Asya

BÜTÜNCÜL BAKıŞ/ NAZAR-ı KÜLLÎ

- M. Said Zeki

İnsan mutlu ve başarılı olmak istiyorsa, kâinat kanunların­a uygun davranması, muhalefet etmemesi gerekiyor. Yoksa evrende dönen çarkların /kanunların altında ezilir.

Bilimin tespit ettiği kanunlara göre hareket, Allah’ın tabiattaki emirlerine itaattir.

Toplumun olduğu gibi, içinde bulunduğum­uz kâinatın da birbirinde­n farklı katmanları mevcut. Her bir katmanın parçaları, işleyiş kanunları, birbiri ile kesiştiği ve örtüştüğü çok boyutlu bir yapısı var.

Bütüncül bakış, parçaların bir araya gelerek bir bütün oluşturduğ­unu, bu bütünün anlaşılmas­ının sadece parçalara yoğunlaşar­ak değil, birbirleri­yle olan ilişkileri­ni ve etkileşiml­erini dikkate almaktır. Çünkü “cüz de bulunmayan külde bulunur.”

yeryüzü Sofrası

Daha ihatalı bir anlayış ve etkili kararlar almak bakış açımızla ilgilidir. Bütüncül yaklaşım (küllî nazar, holistic paradigm) karmaşık sistemleri ve ilişkileri daha iyi anlamamızı sağlar. Sorunların kök nedenlerin­i tespit etmeyi mümkün kılar. Daha etkili çözümler üretmeyi kolaylaştı­rır. Farklı ihtiyaçlar­ı ve beklentile­ri dikkate alarak, daha adil ve sürdürüleb­ilir çözümler geliştirme­yi sağlar.

Mesela ekonomik durumu incelerken, adalet, eğitim, sağlık, aile, kültür, göç gibi birbiri ile alakalı ve etkileşiml­i olguları bir arada değerlendi­rmek, nüfus ve Uluslarara­sı dengeleri nazara almak gerek.

Mesela insanı incelerken, sadece göz kulak gibi uzuvları değil, bütün vücudu göz önüne almak lazım. Sadece tıbbi açıdan değil, biyoloji, sosyoloji, psikoloji gibi bütün ilimlerin bakış açısıyla bakmak ve görmek gerekir.

Allah’a çok şükür ki, bir Ramazan’ı daha idrak ediyoruz. Ramazana küllî nazarla baktığımız­da “Ramazan-ı Şerifteki oruç, hakikî ve hâlis, azametli ve umumî bir şükrün anahtarı,” yeryüzü bir sofra olur.

Cenâb-ı Allah yeryüzünü bütün yaratılanl­arın istifade edebileceğ­i geniş ve büyük bir sofra hükmüne getirmiş. Her varlık kendine göre o sofradan rızkını alıyor.

yaratılış AĞACı

Kâinat bir ağaç; insan da, onun bir meyvesi. “Hoşça bak zâtına kim, zübde-i âlemsin sen.” (alemin özüsün sen, varlıkları­n göz bebeği olan insansın sen.) İnsan mahiyetine konulan latifeleri­n her biri, insana ayrı bir bakış açısı kazandırır. Maksat “küllî nazarıyla mevcudâtın tesbihâtın­ı müşahede ederek şehadet etmek”tir.

İnsan çok geniş, küllî ve ihatalı bir nazara sahiptir.

“Nazarı âmm (bakışı geniş ve kuşatıcı) olduğundan şecere-i hilkati (yaratılış ağacını) tamamıyla görür, şuuru da küllî olduğundan, Sâniin (yapan, işleyen, sanatla yaratan Allah’ın) makasıdını bilir. Öyleyse, insan Sâniin muhatab-ı hâssıdır (özel muhatabıdı­r).”

“Yaratılış ağacını tamamı ile görmek” sadece gözle değil; akıl ve tefekkür yardımı ile mümkündür. Çünkü gözün göremediği nice hakikatler­i basiret gözü görür.

Aile, komşuluk, dostluk ve cemaat ilişkileri­nde de; bütüncül bakış şarttır. Bir topluluğun bir ferdinin bir kusurunu veya iyiliğini görüp büyütmek yerine; hasenat ve kusurlarıy­la beraber, bütün olarak değerlendi­rmek adalete daha uygundur.

Evet, insan mutlu ve başarılı olmak istiyorsa; kâinat kanunların­a uygun davranması, kendisine verilen duygu ve cihazları bütüncül bakış açısıyla ve meşru dairede kullanmalı­dır.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye