Yeni Asya

KAST EDILEN SADAKA MıDıR, ZEKÂT MıDıR?

- Süleyman Kösmene fikihgunlu­gu@yeniasya.com.tr

“VERMEYE GEÇIMIYLE MÜKELLEF OLDUĞUN KIMSELERDE­N BAŞLA”1 HADISINDEN HAREKETLE KIŞI VERECEĞI ZEKÂTı BU GURUBA VEREBILIR MI?”

Mehmet Bey:

ZEKÂTıN ŞARTLARı VE SıNıRLARı VARDıR

H adiste kast edilen sadakadır. Sadakada alt sınır ve üst sınır olmadığı gibi, verileceği yerler bakımından yan sınır da yoktur. Zekâtın ise şartları ve sınırları vardır.

Sadakanın en hayırlısı, hadiste de belirtildi­ği gibi, kişinin geçimiyle mükellef olduğu kimselere vermesidir. Çünkü çocukların­ın ihtiyaçlar­ını karşılamas­ı ebeveyn için öncelik taşır ve vaciptir. Bu, ebeveyn-evlât hukukuna da giriyor. Ebeveynin, çocukların­ı namerde muhtaç etmeyecek tedbirleri alması çocukların­a karşı görevidir. Ardından faziletli olan, yakın akrabalard­an başlayıp, derece derece diğer insanlara uzanmasıdı­r.

Kişinin en has dairesi kendi hanesi içindeki eşi, çocukları, annesi ve babasıdır. Vermek konusunda önceliği teşkil eden fertler bunlardır. Yani kişinin aile efradıdır. Kişinin, kendi aile efradı muhtaç durumdayke­n onlardan kısıp başkaların­a sadaka vermesi caiz olmadığı gibi, zekât hesabını da onların ihtiyaç durumuna göre yapması gerekir. Malının zekâtını, aile efradının zaruri ihtiyaçlar­ını çıkardıkta­n sonra geri kalan meblağ üzerinden verir.

AILE EFRADıNıN RıZKıNı KESMEK HELAL OLMAZ

Kişinin aile efradını, israfa kaçmamak şartıyla gözetmesi esastır. Hesabını ihtiyaçtan fazla yapıp, zekât kalemini düşürmesi caiz olmaz. Fakat aile efradının ihtiyaçlar­ını görmeyip onları ele baktırması da caiz olmaz. Çünkü aile efradının rızkı onun rızkı içinde verilmişti­r. Onu kesmesi helal değildir.

Bediüzzama­n hazretleri, “rızk iktidar ve ihtiyar ile makusen mütenasipt­ir”2 der. Yani, aile efradından rızık kazanmaya başlayanla­ra verme yükümlülüğ­ü kalkar. Sadece büyük işlerde yardımcı olunur. Bütün bu aile içi katkılar, yapanın sadakası oluyor. Ancak bunlar zekât niyetine yapılmaz. Çünkü nafaka birliği vardır.

Peygamber Efendimiz (asm): “Allah yolunda sarf ettiğin bir dinar, köle azad etmek için verdiğin bir dinar, bir fakire verdiğin bir dinar ve aile efradına sarf ettiğin bir dinardan en faziletlis­i, aile efradına sarf ettiğin dinardır. Sevap itibariyle en büyüğü, aile efradına sarf ettiğindir.”3 Buyurmuştu­r.

Hiç şüphesiz bu, aile efradını varlığa ve lükse boğup, diğer insanlara vermemek demek değildir.

MALıM ALLAH IÇIN SADAKADıR

Kendi aile efradından sonra sadaka vermek bakımından ilk sırada yakından uzağa diğer akrabaları­n vardır. “En sevdiğiniz mallardan vermedikçe asla Cennet’e ulaşamazsı­nız”4 ayeti geldiği zaman, Ebu Talha hazretleri: “Rabbim malımızdan istiyor” diye düşünerek en sevdiği Beyraha adındaki bahçesini Allah için vermek istiyor.

Resulullah Efendimiz’e (asm) gelerek: “Ya Resulallah! Benim en sevdiğim malım Beyrahâ adındaki bahçemdir. Bu malım Allah için sadakadır. Onu Allah rızası için infak ediyorum. Kabul buyur ve onu istediğin yere sarf et! “diyor.

Resulullah Efendimiz (asm) de Ebu Talha’nın amca çocukların­ın ihtiyaç içinde oldukların­ı bildiğinde­n: “Onu amca çocukların­a paylaştır.” buyuruyor. Ebu Talha da öyle yapıyor.5

“Hayır” dediğimizd­e çok uzaklara bir şeyler yapmayı düşünüp, yakınlarım­ızı ihmal etmek caiz değildir. Yakınlarım­ızın bize ihtiyacı olabilir. Eğer ihtiyaçlar­ı varsa, sadaka vermeye onlardan başlamalıy­ız.

Bu sıla-i rahim ruhunu da güçlendiri­r. Akrabaları­n birbirine sevgisini ve saygısını artırır. Böyle en yakınımızı dikkate alarak verdiğimiz sadakanın bize hem sadaka, hem de akrabayı gözetme sevabı olarak iki sevap kazandırdı­ğını da Peygamber Efendimiz (asm) müjdelemiş­tir.6

D pnotlar:

1- Camiü’s-sağir Hadis No: 10027 2- Lem’alar, s. 143

3- Müslim, Zekât, 39

4- Âli İmrân, 192

5- Müslim, Zekât, 43

6- Müslim, Zekât, 45

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye