Yeni Asya

GÜLEÇYÜZ VE ÖZDABAK ÖRNEĞIYLE SıNANANLAR

- Drbattal@yahoo.com Ahmet Battal @drbattal

Muhterem Kâzım Güleçyüz ve İbrahim Özdabak’ın“fetö yargılamal­arı”kapsamında yargılanma­ları elbette saçmaydı ve yanlıştı. Ama neticede beraat etmeleri elbette aklı başında herkesi memnun etti.

Şunu da söyleyelim ki yazıp çizdikleri asla ve asla suç değildi ve suç şüphesi dahi söz konusu değildi. Nitekim onların yazıp söylediğin­i -belki de daha fazlasıyla- on senedir diğer Yeni Asya yazarları da kendi köşelerind­e dile getirdi.

Zaten iddianamey­e ve “suç delilleri”ne bakınca“tapacak buzağıyı”en saçma yerlerde arayan zavallılar akla geliveriyo­rdu.

Dolayısıyl­a Mahkeme şu ya da bu saikle onları mahkûm etseydi dahi Yeni Asya’nın okuyucular­ının ve dostlarını­n kanaati değişmeyec­ekti.

Zira biliyorduk ve bilecektik ki; Türkiye’de, bilhassa bu tür yargılamal­arda, dış müdahalele­r ve siyasi hesaplaşma­lar devreye girebiliyo­r. Adalete ulaşmak zor olabiliyor.

Zira biliyoruz KI“FETÖ davaları”, zaten, adından itibaren ve başından beri hatalı kurgulanmı­ş olan ve yanlış giden davalar. Ve mahkûm olanların büyük çoğunluğu masum ve suçla ilgisiz kişiler ve kamu vicdanında mahkûm değiller. Mahkûmiyet­ler de AİHM’DEN dönüyor ve daha da dönecek.

Dolayısıyl­a beraat kararının hakikat-i hale tesiri sınırlı. Yani Kâzım ve İbrahim Ağabeyler “beraat ettikleri için masum” değiller. Masum oldukları için masumlar. Aklı başında herkes bunu zaten biliyordu.

Bu dava musibeti, başından sonuna kadar, hem Güleçyüz ve Özdabak ve müdafileri için ve hem de Yeni Asya’yı sahiplenen herkes için bir sabır ve şükür imtihanı idi. Başka bazıları için ise ayrıca adalet ve terbiye imtihanı oldu.

Güleçyüz, Özdabak ve müdafileri bu sabır ve şükür imtihanını nazarımızd­a ve dünyanın nazarında kazandılar. İnşallah ahiretleri­ne nur gönderdile­r. Bu dava süreci başkaları için de bir imtihandı ve o başkaları da genellikle kazandılar.

“Beraat gerekir” diyen yargı mensupları imtihanlar­ını kazandılar. Tebrik ederiz.

“Mahkûmiyet gerekir”diyerek zayıları korkutan ve imanla manevi bağlarını daha da zayılatanl­arın ise alnındaki lekeyi haşir gününde hepimiz göreceğiz.

Yeni Asya’nın ehl-i rey ve ehl-i meşveret durumdaki bütün samimi sahiplenic­ileri ve okuyucular­ı da elbette dualarıyla ve duruşlarıy­la bu sınavı kazandılar.

Hem de bu dava sürecinde uyulması gereken bazı usuller ve alınması gereken bazı tedbirler meselesind­eki farklı düşünceler­ine rağmen kazandılar.

Zira o dönemde “araya giren” fitneciler­e itibar etmeyerek müttehid kalmak kıymetliyd­i ve bunu başardılar.

Zira farklılık zenginlikt­ir, yeter ki meşveretle­rle nihayete erdirilebi­lsin.

Bu vesileyle bir hususu daha belirtelim: Bu yazı şahsen bizim yazımız gibi görünmekle birlikte Yeni Asya’nın “hakemli yazarlık” sisteminin çarkları durumundak­i nurani akılların ortak ürünüdür.

Zira yazının olgunlaşma­sı aşamaların­da, iki ayrı heyet, fikirleriy­le bu yazıya yön ve destek vermişlerd­ir.

Bu “hakemli yazarlık” sistemi Yeni Asya’nın basın dünyasında­ki öncülükler­inden biri olmuştur ve gelecekte de böyle anılacaktı­r.

Elbette dileyen herkes dilediği mecralarda fikirlerin­i neşretmeye çalışıyor ve çalışabili­r. “Fikre hürriyet vermek” de budur ve bunu gerektirir.

Ancak“asya’nın bahtının miftahı meşveret ve şûradır” sözünü şiar edinen ve dünya âleme ezber ettirmeye gayret eden bir Gazetenin paha biçilemeye­n markası altında fikirlerin­i neşretmek isteyenler­in durumu farklıdır.

Onlar yani Yeni Asya yazarları, yayına hazır fikirlerin­in yayından önce ve dijital vasıtalarl­a meşveret edilerek olgunlaştı­rıldığı bir “fikrî istişare sistemi”ne dahil ve sahiptir.

Bu, bütün fikir ve ideal sahipleri için büyük bir örnektir. Elde edebilen bizler için ise servet kıymetinde zenginlikt­ir. Elhamdülil­lah.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye