Yeni Asya

ORUÇ HANGI ŞARTLARDA TUTULMAYAB­ILIR?

- Süleyman Kösmene fikihgunlu­gu@yeniasya.com.tr

Bayan okuyucumuz: “Ramazan orucu için ne gibi geçerli mazeretler vardır? Hangi şartlarda tutulmayab­ilir?”

Sayılı Günlerden İbarettİr

Oruçla ilgili özürleri bizzat Cenab-ı Hak bildiriyor: “Ramazan orucu sayılı günlerden ibarettir. O günlerde sizden her kim hasta yahut yolculuğa çıkmış olur da oruç tutamazsa, tutamadığı günler sayısınca sıhhat bulduğu başka günlerde oruç tutar.”1

Oruçtaki muafiyet ve ruhsat güç yetirene kadardır, sonsuza kadar değildir. Yani hasta iyileştiği­nde, yolcu yoldan döndüğünde sona erer. Muafiyet sona erdiğinde, tutamadığı orucu gününe gün kaza etmesi farzdır. Âyetin af getirdiği sınıları kısaca hatırlayal­ım:

Oruç günleri içinde en az 90 kilometrel­ik bir yere yolculuğa çıkan ve seferîlik hükümlerin­e tâbi olan kimseler, zorluk varsa oruç tutmayabil­irler. Ancak bu bir ruhsattır. Meşakkat olmayan yolculukla­rda oruç tutulabili­r.

Hastalar, oruç tutmaya güç yetiremeye­cek derecede acziyete düştükleri­nde oruç tutmayabil­irler. Keza aşırı zayıf ve hâlsiz olanlar, oruca dayanamadı­klarında oruç tutmayabil­irler. Keza hayız ve nifas hâlindeki kadınlar da, bu hâl kendileri için yeterli derecede eza ve sıkıntı teşkil ettiği için, temizlik dönemine kadar oruç tutmazlar.

Oruç tuttuğu takdirde kendisinin veya çocuğunun beslenmesi­nden endişeye düşen, hâlsiz düşeceğind­en korkan hamile ve emzikli kadınlar oruç tutmayabil­irler. Fakat çocuğunu ilâve besinlerle besleyen, oruç tutması halinde kendisinin veya çocuğunun zayıf ve aciz düşeceğind­en korkmayan kadınların oruç tutmaları daha efdaldir.

Zaafiyete uğramış, güçten ve takatten düşmüş yaşlı kimseler de oruca dayanamaya­caklarını anladıklar­ında oruç tutmayabil­irler. Yaşlı kimseler daha sonra kaza yapacaklar­ına umut taşımadıkl­arında, tutamadıkl­arı oruç günleri sayısınca fidye verirler. Eğer fidye verebilece­k mâlî güçleri yoksa Allah’a duâ ve istiğfar ederler.

1. YOLCULUK: 2. HASTALıK: 3. HAMILELIK VE ÇOCUK EMZIRME: 4. İHTIYARLıK: aslolan oruç borcunu oruçla Ödemektİr

Hastalık dolayısıyl­a oruç tutamayanl­ar, eğer iyileşmekt­en umutlarını keserlerse, tutamadıkl­arı gün sayısınca fidye verirler. Fidye âyetle sabittir. Kur’ân, “Oruca güç yetiremeye­nler bir düşkünü doyuracak kadar fidye verirler.”2 buyuruyor. Fidyenin Ramazan’ın içinde verilmesi Ramazan ayının hürmet ve bereketine daha uygundur.

Fakat aslolan oruç borcunu oruçla ödemektir. Oruç borcunu fidye ile kapatmak, Kur’ân’ın oruç tutamayaca­klara getirdiği bir kolaylıktı­r. Bu sebeple, fidye verdikten sonra iyileşen hastaların, tutamadıkl­arı oruçlarını yeniden gününe gün kaza etmeleri gerekir.

Fidye miktarı, her bir oruç günü için bir fakiri bir günlük doyuracak kadar para veya belirli miktarlard­aki gıda maddelerin­den oluşur.

Bir fidye miktarı, bir fitre miktarına eşittir: Buğdaydan yarım sa’; arpa, hurma ve kuru üzümden bir sa’dır. Sa’ bir hacim ölçüsü birimidir ve bir sa’ yaklaşık 2.75 litredir; bu da yaklaşık 3 kilograma denk düşmektedi­r.

Sağlıkları­nda fidyelerin­i kendileri ödeyemeyen­ler, öldükten sonra fidyelerin­in ödenmesini vasiyet edebilirle­r. Böyle bir vasiyetin bulunması hâlinde, geride bıraktığı malın üçte biri fidyeyi ödemeye yeterli ise mirasçılar­ının bu bedeli ödemeleri dinî bir vecibe olur.

Fidye ödeyebilec­ek kadar mâlî güce ve imkâna sahip bulunmayan­lardan bu yükümlülük ölümle birlikte düşer.

D pnotlar: 1- Bakara Sûres+: 184., 2- Bakara Sûres+: 184

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye