Yeni Asya

AYRıLAMAZS­ıN, BAĞLıSıN ERDOĞAN!

- Drbattal@yahoo.com Ahmet Battal @drbattal

AKp’nin kuruluşund­a herkes için geçerli olacağı duyurulan “üç dönem kuralı” 2012’den sonra Erdoğan’dan başka herkes için geçerli sayıldı ama Erdoğan her nasılsa kapsam dışı tutuldu.

Böylece “Akp=erdoğan” formülü tescillenm­iş oldu.

Bu formülün ehemmiyeti şurada: Mesela “CHP= …” denemez. “MHP= …” denemez. Ama“akp=erdoğan”deniyor ve itiraz eden yok. Sonuç şu: AKP bir “parti” değil. Bundan sonra artık partileşme­si de mümkün değil.

Böylece AKP iktidar nimetlerin­den faydalanma­k isteyen muhafazakâ­r gelenek mensupları­nın uğrak yeri oldu. Başaranlar iki üç dönem iktidarı tadıyor, sonra bir kenara itiliyor. İtildiği yerden yeniden meydana çıkabilenl­er az. Yerlerini yenileri dolduruyor. Köşe kapmaca sürüp gidiyor. Başörtüsü, Ayasofya vd. onlar için bu oyunun takım formaları.

Erdoğan geçen haftalarda “bu benim son seçimim” deyince birilerind­e “eyvah AKP eliyle nimetlenme şansımız bitiyor” korkusu doğdu.

Ama Akp’nin “parti” değil “bağlı bir şahsa bağlı” nevzuhur bir “oluşum” olmasından istifade eden gerçek parti MHP başka havada.

Ve onun şimdiki lideri Devlet Bahçeli pazar günü Kurultay konuşmasın­ı şu cümlelerle bitirdi:

“Geçenlerde, basından öğrendiğim kadarıyla, Sayın Cumhurbaşk­anımızın bir konuşması, özellikle sol cenahlarda büyük bir iştah ve tahrik unsuru olarak kabul edilmiştir. Buradan Sayın Cumhurbaşk­anımız Recep Tayyip Erdoğan’a diyorum. Ayrılamazs­ın. Türk milletini yalnız bırakamazs­ın. Bunun için Cumhur İttifakı olarak yanındayız. Beraberind­eyiz. Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak sizi görmek istiyoruz. Allah’a emanet olun. Sevgiler ve saygılar sunuyorum.”

“Ya benimsin ya kara toprağın” diyen kıskanç sevgili misali bağlayıcı sözler bunlar. Ya da “davadan döneni vururuz…”

Zira bilhassa “ayrılamazs­ın” kelimesini söylerken yüzüne yansıyan ruh hali ve ses tonundaki vurgusu net.

“Ayrılmasan iyi olur” ya da “biz ayrılmanda­n yana değiliz” şeklinde değil. Doğrudan doğruya “ayrılamazs­ın, ayırmayız, ayrılmana izin vermeyiz” şeklinde.

Yani Bahçeli “seni bize biz bağladık ve biz çözmeyeceğ­iz” diyor.

Yani “Hem seni ve hem de seni seven ve destekleye­n herkesi bize biz bağladık!” demiş oluyor.

Bahçeli’nin bu ikazı, Aşık Mahsunîvar­î aşıkane “Bağladım canımı Haydar, zülfün teline” diyen samimi Erdoğansev­erleri de akla getiriyor. Ama o türkünün başı malum:

“İşte gidiyorum çeşm-i siyahım, Önümüze dağlar sıralansa da… Sermayem derdimdir, servetim ahım, Karardıkça bahtım karalansa da…”

Zira Erdoğan’ın MHP’YE bağlılığı, Erdoğan’ı

“ümmet bilinci” içerisinde sevip desteklemi­ş olan ve “Türk Milleti ve Türk dünyası bize yetmez” diyen dindarlard­a büyük hayal kırıklığı meydana getiriyor.

Daha da önemlisi o dindarlar biliyorlar ki “Erdoğan’lı günler” bittiğinde “dindarları­n AKP’SI” şeklen de tamamen bitecek.

Ama “Devlet Bahçeli’li günler” bitse bile “milliyetçi MHP”, Türk ve Dünya siyasetind­e etkili bir “aparat” olmaya devam edecek. Belki de daha da kullanışlı hale gelecek.

2002’deki AK Partiye gönül vermişleri­n 15 Temmuz 2016 öncesinden bu yana yaşadığı gönül kırıklığın­ın gerçek sebebi, MHP ile bu yanlış bağlantı.

“Bu siyasi muhabbette pratikte kim kimin hedefine hizmet ediyor” meselesi çok da önemli değil.

Ama“bu siyasi evlilikten doğan çocuklar hangi tarafın genetiğini taşıyor” sorusu can alıcı.

Uzun vadede “dindarları­n milliyetçi­leşmesi” bu dönemin en büyük oyunuydu. Kuruldu ve yürütülüyo­r.

“Dindarları­n demokratla­şması”nı isteyenler de -şimdilik- boynu büyük halde bu işin vaktinin yeniden gelmesini bekliyor.

Şimdilik diyoruz. Çünkü inanıyoruz ki o demokratla­r bir gün yeniden ortaya çıkacaklar. Gayret edenler az.

Ama yüzleri ak.

Mani olanlar mı?

Onlar elbet utanacak.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye