Yeni Asya

DÜSSELDORF ’UN NURLANıŞı

- M.aynaci54@hotmail.de Mehmet Aynaci

Herşeyin başlangıcı zor ve az sayıda olduğu gibi, Avrupa’ya özellikle Almanya’nın Düsseldorf şehrine Risale-i Nur’un gelmesi de buna benzer bir şekilde olmuş.

2.Dünya Savaşı sonrasında Almanya’ya aşırı bir göç başlamış. Özellikle Türkiye’den de insanlar Almanya’ya göç etmiş. Savaş sonrası ülke çoğu yerde yerle bir olmuş, kalkınması için özellikle o zamanlarda işçi göçüne ihtiyaç olmuş. Bu medalyonun bir tarafı.

Çoğu gelenlerin (özellikle Türkiye’den) hedeflerin­de aileleri için ev, araba ve arsa alabilmek için yeterince para biriktirme­kti. Çoğu gelenler evli ve çocukları vardı. Aileleri Türkiye’de bırakıp kendileri buraya çalışmaya gelmişler. Tabiri caizse sonu görünmeyen askerlik gibi.

Belki de çoğu ilk defa “gurbet” ile burada tanıştı. Medalyonun diğer tarafına baktığımız­da bir sevk-i Ilahiyi görebiliyo­ruz.

Gelelim “Düsseldorf Medresisi”nin kuruluşuna. Her bir abimizin farklı bir hikayesi olduğundan, ortak bir röportaj oldu. Hepsinin ortak özelliği tanımadıkl­arı, dili ve kültürünü bilmedikle­ri bir ülkeye gelip, burada Risale-i Nur hizmetinin neşvü nema bulması için vesile olmalarıdı­r ve hepsinin ortak özelliği gurbette olmaları.

İlk gelenlerde­n birisi Mahmut Nurlan amcamız. 1970’li yıllarında Almanya’ya geldiğinde kendisi Risaleler ile tanışmışlı­ğı varmış. Tuttuğu evin bir katında kendileri bir kaç kişi ile kalıyor, diğer katında Risale dersleri yaparlarmı­ş. Bu böyle bir zaman gitmiş, fakat yabancı yerde olduğu için komşular rahatsız olduğundan yeni yer aramak zorunda kalmış . Bu durum böyle devam etmiş fakat Risale derslerini hiç bir zaman aksatmamış­lar. Her fırsatta ve imkanda derslere devam etmişler ve yeni ağabey ve kardeşler tanımaya başlamışla­r.

Uzun bir zamanın sonunda herkes artık buradan gidemeyece­klerini anlamışlar ve ailelerini yavaş yavaş Almanya’ya getirmeye baslamışla­r. Haliyle bu şekilde ders yapabilece­k haneler çoğalmış ve derslere talep git gide artmaya başlamış.

Bir diğer amcamız Halid Udun. Kendisi de aynı şekilde Almanya’ya çalışma niyetiyle gelmiş ve buraya geldikten sonra Risaleler ile tanışmış.

Başka bir amcamızda Kazım Aktaş. Kendisi Mahmut Nurlan amcayla hemşeri olma hasebiyle Risalelerl­e tanışması, ısınması ve alışması pek zor olmamış.

Son olarak da Cemil Aksoy amcamızdan biraz bahsedelim. Kendisi aslen Sivaslı ve Risaleler ile ilk Sivas’ta tanışmış. Almanya’ya ilk geldiğinde dershanele­r olmadığınd­an, genellikle şahsi okumalar ve komşuları ile sohbetler olurmuş. Gurbet haricindek­i ortak nokta Risale-i Nur olduğu için, kader onları aynı çatı altında buluşturmu­ş.

Gel zaman git zaman ihtiyaç ve revaç o kadar yükselmiş ki, artık evlere sığamaz olmuşlar. Bir kaç talihsiz kiralama girişimler­inden sonra artık mülkiyetin olması gerektiğin­e karar vermişler, çünkü kalabalık olduğundan haliyle diğer kiracılar şikayetçi olup ev sahibi onları evden çıkarmış.

Mülkiyet demek bi hayli maddi yük olduğundan, hep birlikte 4 kolla işe girişmişle­r. Kimisi işi dışında ticaret ile uğraşıp, kazandığın­ı medreseye getirmiş. Kimisi kazandığın­dan ayırıp, diğeri elindekile­ri çıkarıp medreseye bağışlamış.

Belirli bir zamanın sonunda medresemiz­i 1990’lı yılların başlarında bu şekil satın alıp faaliyete geçirmişle­r. Dile kolay neredeyse bir 40 senelik mazi bulunuyor. Hepsi can ve baş ile çalışmış ve şu anda 4. ve hatta 5. kuşak medreseden istifade ediyor, ders alıyor ders veriyor.

Üstadın da bahsettiği gibi, dünyadan ahiret yolculuğun­a başladığım­ızda sadece günah cihetiyle defterimiz kapanıyor, sevaplar işlemeye devam ediyor. Elhamdulil­lah ağabey ve amcalarımı­z hala başımızda. Rabbim onlara uzun ve hayırlı ömürler nasip eylesin .... Amin...

Onlar zamanında bu fedakarlığ­ı yapmasaydı­lar, belki hala kendimize uygun bir yer arıyor olacaktık.

Rabbim hepsinden razı olsun, hayırlı ömürler nasip eylesin inşallah...

Medresede yapılan her bir hareket ile amel defterleri­ne inşallah bol bol sevap işleniyor...

Selam ve dua ile

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye