Yeni Asya

NİMET DEMİR KİMDİR?

J A R T R O P Ö

-

muş’ta doğdu. İstanbul Üniversite­si Hukuk Fakültesin­i bitirdi. Sırasıyla Çayıralan, İspir, Afşin, Orhangazi, Mersin ve Fatih’te hâkimlik yaptı. Daha sonra Çağlayan Adliyesind­e Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak çalıştı. Ayrıca Fatih, Beşiktaş ve Kâğıthane İlçe Seçim Kurulların­da Başkanlık yaptı. Cemal Kaşıkçı Cinayeti olarak bilinen davanın Suudi Arabistan’a devri kararına muhalefet şerhi yazdı. 2022 yılında Kahramanma­raş’a tayin edilince emekli oldu. Halen ceza hukuku alanında danışmanlı­k yapmaktadı­r.

Said ZEKİ- Merhaba Nimet Bey, Çinliler birine beddua etmek istedikler­inde “tuhaf zamanlarda yaşayasın” dermiş. Ülke ve yargı camiası olarak ‘tuhaf zamanlarda’ yaşıyoruz.

Panoramik bir bakış açısıyla, sizin açınızdan genel tablo nasıl gözüküyor? IMET DEMİR- Oldukça kapsamlı bir soru. Türkiye ve yargımız hakkında değerlendi­rme istiyorsun­uz. Aklıma, ‘’ne var ne yok’’ sorusuyla bilgisayar­ın başından dumanlar çıkarıp onu patlatan Temel fıkrası geldi. Şaka bir tarafa, bu kapsamlı sorunuzu kısa tutmaya özen göstererek cevaplamay­a çalışacağı­m.

Ülkemiz Cumhuriyet sonrası yaklaşık seksen yıl kadar asker ve sivil bürokrasi ile anayasal kuruluşlar­ın vesayeti altında yönetilmiş­tir. Bu dönemde sağ-sol fark etmez hangi parti seçimi kazanıp hükumeti kurarsa kursun politikala­rını vesayetçi organların belirlediğ­i kırmızı çizgiler içinde gerçekleşt­irmek durumunda kalmışlard­ır.

NS. ZEKİ- Ak Parti ‘Ülkeyi askeri vesayetten kurtardık’ demişti... Her kesimden destek almıştı..?

N. DEMİR- 2002 yılında Siyasal İslamcı Ak Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte yaklaşık on yılda bürokrasi ve anayasal kuruluşlar­daki resmi ideolojiyi taşıyan yapı bertaraf edilmiş, gerçek anlamda muktedir olunmuştur. Siyasal İslam’ın güçlenip iktidar olmasında 28 Şubat ve öncesinde uygulanan Fransız tipi jakoben laikliğin payı elbette belirleyic­i olmuştur. Siyasal İslamcılar zayıf oldukları ilk dönemde insan hakları, hukuk devleti, özgürlük gibi değerlere yaslanmış, kendilerin­e destek veren liberal aydınlar ile ilim adamlarını baş tacı etmişlerdi.

Ancak muktedir olduktan ve tüm kurumlarda dizginleri ele aldıktan sonra tam bir güç zehirlenme­si yaşayarak, otoriterli­ğe kaydılar. Başlangıçt­a kendilerin­i iktidara taşıyan değerlere, destek gördükleri aydınlara ve ilim adamlarına sırtlarını döndüler. Gelinen nokta seçimli otokrasidi­r. Uluslarara­sı Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsü’nün (Internatio­nal IDEA) 2023 Demokrasin­in Küresel Durumu raporuna göre Türkiye 173 ülke içinde hukukun üstünlüğü alanında 148. sırada yer alıyor. Avrupa ülkeleri arasında Rusya’dan bile geri durumda bulunmakta­dır.

S. ZEKİ- Basın özgürlüğün­de ne durumdayız?

N. DEMİR- Uluslarara­sı Sınır Tanımayan Gazetecile­r (RSF) örgütünün hazırladığ­ı 2023 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye, bir önceki yıla göre 16 sıra gerileyere­k 180 ülke içerisinde 165’inci sırada “vahim” kategorisi­ne girmiştir.

Bilindiği üzere adaletin en önemli unsuru özgürlüktü­r. Günümüzde özgürlük neredeyse mumla aranır oldu. Siyasal İslam’ın politik hedef olarak ortaya attığı adil düzen ütopyası 22 yıllık iktidarı sonunda ne yazık ki bir distopyaya dönüşmüştü­r. göre HSK 13 kişiden oluşmaktad­ır. Adalet Bakanı ve yardımcısı kurulun üyeleridir. Geriye kalan 11 üyeden dördünü Cumhurbaşk­anı, 7 tanesini ise Türkiye Büyük Millet Meclisi seçmektedi­r. Meclisteki çoğunluğun yürütmenin elinde bulunduğu gözetildiğ­inde, Hsk’nın oluşumunda yürütme organının tam anlamıyla belirleyic­i olduğu görülmekte­dir. Bu belirleyic­ilik yargıyı yürütmeye bağımlı hale getirmişti­r. Maalesef uygulamala­r ve algıda bunu doğrulamak­tadır.

S. ZEKİ- AİHM ve Anayasa Mahkemesin­in kararı bağlayıcı değil mi? Osman Kavala ve Can Atalay kararları mesela...

N. DEMİR- Bu konularda üç makale yazdığımı hatırlıyor­um. Yürütmenin yargının patronu edasıyla Rahip Brunson, Deniz Yücel ile ilgili davalarınd­aki söylemleri ve bu söyleme uygun sonuç alması bağımlılığ­ı ortaya koyduğu gibi, Türk ve Dünya kamuoyunda yürütmenin yargıya her istediğini yaptırabil­diği algısını da yerleşmişt­ir.

Osman Kavala ve Can Atalay’la ilgili verilen ihlal kararların­da olduğu gibi yürütmenin hoşlanmadı­ğı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Anayasa Mahkemesi kararları maalesef uygulanmam­aktadır. Hukuk güvenliğin­in ciddi oranda sarsıldığı bir dönem yaşamaktay­ız.

E N İ

AS Y A

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye