CEMAL kaşıkçı DAVASı
S. ZEKİ- Sizin şerh yazdığınız ve sürgün tayin sonucu emeklilik kararı verdiğiniz Kaşıkçı davasının seyri nasıl gelişti, şu an sonuçlandı mı?
N. DEMİR- Hatırlayalım. Dünya çapında bir gazeteci olan Cemal Kaşıkçı, sırf Arap Baharını desteklediği, Muhammed Bin Salman’ın veliaht olarak atanmasını ve hukuka aykırı eylemlerini eleştirdiği için 2018 yılında Suudi Arabistan’dan gönderilen 3 tuğgeneral, 2 yarbay, 2 teğmen ve 8 istihbarat elemanından oluşan 15 kişilik suikastçı ekip tarafından Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmüş ve cesedi yok edilmişti. İşte bu olay nedeniyle İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinde 2020 yılında 26 sanık hakkında dava açılmıştı. Anılan mahkeme iki yıl sonra davanın Suudi Arabistan’a devrine karar verdi.
S. ZEKİ- Dosya sizin Mahkemeye nasıl intikal etti?
N. DEMİR- Rahmetli Cemal Kaşıkçı’nın nişanlısının itirazı üzerine dosya itirazın incelenmesi için Başkanı olduğum İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesine geldi. Dosyayı incelediğimde davanın devrinin hem bizim mevzuatımız
S. ZEKİ- Emekli olunca hukukla ilgilenmeyi bırakmadınız elbette.. Gündemi -özellikle yargının gündemini- takip ediyor musunuz? Çalışmalar var mı?
N. DEMİR- Elbette bırakmadım. Hukuki çalışmalarımı sürdürüyorum. Ceza hukuku alanında danışmanlık yapıyorum. Yargının gündemini hiç kaçırmıyorum. Zaman zaman kamuoyuna mal olan davalarla ilgili yazılar da kaleme alıyorum. Emekli olduktan sonra yaklaşık yirmi civarında hukuki sorunlarla ilgili makale yazdım. Bunlardan üçü Anayasa Mahkemesinin Can Atalay’ın başvurusu üzerine verdiği ihlal kararları sonrasında, yerel mahkeme ve Yargıtay’ın ihlallerin giderilmesinden istinkâf etmeleri üzerine kaleme alınmıştır.
S. ZEKİ- Demokrasi, insan hakları ve özgürlük üzerine yoğunlaştığınızı da biliyoruz.
N. DEMİR-DEMOKRASI ‘’halkın kendi kendini idare etmesi’’ şeklinde tarif edilir. Doğrudan demokrasiyi ortaya koyan bu normatif teorinin ne yazık ki günümüzde bir uygulaması yok. Kamu yönetimine ilişkin verilen eserlere baktığımızda doğrudan demokrasiye dair gösterilen ilk ve tek örnek Antik Yunan şehir devletleridir. Esasen Yunan şehir devletlerinin ilk ve tek örnek olduğu şeklindeki genel kabul neredeyse doğma haline gelmiştir.
Ancak son zamanlarda bu kabule itiraz eden, doğrudan demokrasinin Yunan’a münhasır olmadığını söyleyen, mesela İslam öncesi Arabistan’daki Mekke, Yesrib ve Taif gibi şehir devletlerinde de, bu uygulamanın var olduğunu iddia eden siyaset bilimcilere rastlamak mümkündür. Devletlerin büyüyen sınırları ve nüfuslarının artması gibi fiziki koşulların doğrudan demokrasiye cevaz vermediği, çözüm olarak temsili demokrasinin devreye sokulduğu, temsilcilerin ise seçimle belirlendiği malum.
Kim bilir belki ileride iletişim teknolojisinin biraz daha gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla bu fiziki imkânsızlıklar aşılır ve mazide kalan doğrudan demokrasi tekrar mümkün hale gelir.
S. ZEKİ- Kendi adıma çok istifade ettiğim güzel bir sohbet oldu. Ümitsizliğe düşmeden mücadele ederek, tüm hukuksuzlukları da hukuk içinde aşacağız inşallah. Efendim vakit ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum.
N. DEMİR- Ben teşekkür ederim.