Yeni Asya

MEYLÜ’R-RAHAT (RAHATıNA DÜŞKÜN OLMAK)

- Abdulbâkî Çimiç Kapanmamsı gereken kapılar-15 bkicimic@hotmail.com

İşte, himmetiniz şevke binip mübareze-i hayat meydanına çıktığı vakit karşısına“umûm meşakkatın anası ve umâm rezaletin yuvası olan meylü’r-rahat geliyor.”1 Bediüzzama­n, meylü’r-rahatın mahiyetini ve ondan kurtulma yollarını göstermiş. Bu rahatına düşkün olma hâlini umûm meşakkatin anası ve umûm rezaletin yuvası olarak göstermişt­ir. Meylü’rrahat insanı sefâlet zindanına atar. Bu düşmana karşı“İnsan için ancak çalıştığın­ın karşılığı vardır.”2 hükmünü icra etmek lâzımdır.

Meylü’r-rahat, hareketsiz olmaktır. Bir terk, miskinlik ve çaresizlik hâlidir. Sa’yin zıddı, tembelliği­n kendisidir. Meylü’r-rahata meftun insanların çok mazeretler­i olabilir. Mesela:“biraz dinleneyim, ben çok yoruldum, çalış çalış nereye kadar, istirahat benim de hakkım, biraz nefesleney­im, sonra bakarım, acelesi yok ki, bu iş bana göre değil, zamanım ve şartlarım müsait değil, çok işim var, o kadar meşgulüm ki, biraz düşüneyim sonra bakarım, ilerde belki ilgileniri­m, bir bakayım, bu işi hayatta yapamam, başkasına söyle, onun zamanı daha müsait, bu iş imkânsız, çok yıprandım, hep ben yapıyorum, başka insan kalmadı mı, sen falancaya bir söyle…”türü mazeretler. Ne dersiniz? Bu mazeretler tanıdık geldi mi? Nefsim adına şahsımda epey kısmı mevcut!

Ey rahatına pek düşkün nefsim! Bu dünya darü’l-hizmettir, dâr-ı ücret ve mükâfat yeri değildir. Hizmet, meşakkat bittiğinde; ücret almaya gideceksin. Ücret yeri dar-ı âhirettir. Sen âhiret nimetlerin­i burada yemek istiyorsun. Âhiretin elmas gibi nimetlerin­i, lezzetleri­ni bildiğin halde, dünyevî kırılacak şişe parçaların­ı onlara tercih ediyorsun.

Sen keyfemâyeş­â hareketi, fıtrî olarak arzu ediyorsun. Ancak bu dar-ı dünyada insan rızka çok müptelâ olduğu için, rızka çalışmak zorundadır. Rızka çalışmak, emr-i İlâhî noktasında bir nevi ubudiyetti­r. Meylü’r-rahatı bırak, mecâzî olan rızık için çalış, rızık kapılarını Rabb-i Rahîm’den tıkla ki, sana da açılsın. Şu noktayı da asla unutma!“vesile-i rızk-ı helâl acz ve iftikârdır, zekâ ve iktidar değildir.”3yâni“rızk-ı helâl iktidar ve ihtiyar kuvvetiyle kazanılmaz, buldurulma­z. Belki çalışmasın­ı ve sa’yini kabul eden bir merhamet tarafından verilir ve ihtiyacına acıyan bir şefkat cânibinden ihsan edilir.”4

Ey nadan nefsim!“İşsiz, tembel, istirahatl­a yaşayan ve rahat döşeğinde uzananlar, ekseriyetl­e, sa’y eden, çalışanlar­dan daha ziyade zahmet ve sıkıntı çeker. Çünkü, daima işsizler ömründen şikâyet eder, eğlence ile çabuk geçmesini ister. Sa’y eden ve çalışan ise şâkirdir, hamd eder, ömrünün geçmesini istemez.“atâlet içinde istirahat eden, ömründen şikâyetçid­ir. Çalışan ve iş gören ise haline şükreder.”küllî düsturdur. Hem o sır iledir ki, “Rahat zahmette, zahmet rahattadır” cümlesi darbımesel olmuştur.”5

Sen ey meşakkat, sıkıntı ve çalışmakta­n hoşlanmaya­n nefsim! “Elbette biz başıboş değiliz. Bu derece nazik san’atlı, mizanlı, letâfetli, ibretli masnular içinde hayvan gibi gezip bozamayız.

Bize bozdurmazl­ar.”6 Büyük vazifeler ve hizmetler için gönderilmi­şiz. Hayat bir faaliyet ise, şevk o hayatın bineğidir. “Fakat herkes bir ahlâkta olamaz. Bazıları meşru dairede rahatını istese de, itiraz edilmemeli.”7 Bunu da bilmelisin. Ancak“İnsanın helâl sa’yiyle, meşru dairede gördüğü zevkler, lezzetler, keyfine kâfidir; harama girmeye ihtiyaç bırakmaz.”8 Meylü’r-rahat bir tembellik ve atalet hâlidir. Üstadımız Bediüzzama­n israf-ı kelâmdan kaçtığı gibi israf-ı zamandan da kaçmıştır. Hiçbir anını zayi etmemiş, hep hizmetle iştigal etmiştir.

Dipnotlar:

1- Esde(münazarat), s.299 2- Necm Suresi, 32 3- Mektubat, s.709 4- Şualar, s.286 5- Lemalar, s.309 6- Sözler, s.457 7- Kastamonu Lahikası, s.319 8 Sözler, s.523

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye