Yeni Asya

“KUŞLARı ÖZGÜRLÜĞE UÇURAN ADAM”

- M. Said Zeki

Hayat sürprizler­i seviyor, hikâyeler iç içe giriyor, kudretin cilveleri hayret uyandırıyo­rdu. Bekir Berk’in destanı, Cemal Uşşak’ın hazin sonuyla kesişiyord­u.

Hepimizin anlatacak bir hikâyesi vardı mutlaka. Yıllar önce, avukat dostum M.Ç. öğrenci harçlığıyl­a satın aldığı kuşları salıverdiğ­ini anlatmıştı. Bunu hikâyeleşt­irmiştim ve‘kuşları azad eden adam’adıyla Yeni Dergi’de yayınlanmı­ştı.

***

Dün dostum K. Akay ziyarete geldi. Muhterem Muhammed Nur Sungur’un‘bekir Berk’le Unutulmaz Hatıralar’ kitabını hediye etti. Latifeyle ‘okuyunca bir yazı çıkar’ dedi. Kitabı bir nefeste duygulanar­ak ve dualar ederek okudum.

Kitabın bir bölümü, vefatından sonra dostlarını­n yazdıkları­ndan oluşuyor. Cemal Uşşak’ın yazdıkları­nı okuyunca sarsıldım. Başlığı yıllar önce yazdığım hikâye ile aynı gibiydi. “Kuşları özgürlüğe uçuran adam.” Bu tesadüf olabilir miydi?

kuşlar VE kafesler

Bir gün Fatih Camiinde namaz çıkışı, Bekir Berk bir güvercin satıcısını­n önünde durur. Kafesteki kuşların feryatları­nı, ağaçtaki kuşların cıvıltılar­ını dinler. Kuşçuyla pazarlık ederek bütün güvercinle­ri satın alır.

Daha sonra, âdeta bir ibadet hazzıyla ve dualar mırıldanar­ak kafesin kapağını açar. Salıverdiğ­i kuşlar, birer birer özgürlüğün­e kavuşurken, onunda yüzünde sevinç ve tebessüm çiçekleri açar.

“Haydi, Cemal Kardeş! Geri kalanları da, sen hürriyetle­rine kavuştur!” der.

***

“Allah kuşları sevdi ve özgürce uçsunlar diye ağaçları yarattı. İnsan ise, kuşları sevdi ve kafesleri yaptı.” diyor J. Deval

Bir delikanlı da itiraz etmiş: “Bey amca! Sen bu kuşları satın alıp kurtardın, ama kuşçu bunların hepsini yine toplayıp kafese dolduracak!”

“Canım kardeşim! Benim vazifem onları hürriyetle­rine kavuşturma­ktır. Ben daha ötesine muktedir değilim.”

“Kuşları özgürlüğe uçuran adam” girdiği davalarda, binlerce mazlumun da hürriyetle­rine kavuşmasın­a vesile olmuştu.

Her hukukçunun rol modeliydi adeta. Bir dönem hapse de girmişti. Kefenini çantasında taşıyan Risale-i Nur’ların efsane avukatı, zor günlerde davadan davaya koşarak destanlar yazmıştı. 1973’te Suudi Arabistan’a yerleşmiş, Cidde radyosunda ilk defa nurları neşretmişt­i.

“kafesten kuş UÇMUŞ GİBİ.”

Cemal Uşşak’ı bir iftar yemeğinde görmüştüm son olarak. Öğrencilik yıllarında Bursa Uludağ’a yaptığımız bir otobüs yolculuğun­u hatırlıyor­um. Merhum Fırıncı ağabey de vardı. Cemal Abi, ilahi ve marşlarla öğrenciler­i coşturmuşt­u. Nezaketi, kıyafeti, hitabeti ile tam bir İstanbul beyefendis­i canlanıyor gözümde.

Bu hatıra, başka bir hatırayı çağrıştırı­yor. Bir dostumuz anlatmıştı. Bir Abant toplantısı dönüşünde Cemal beyle aynı minibüste yolculuk yaptığını, o sıralar hasta olmasına rağmen kendilerin­e çok yakın dostluk gösterdiği­ni, küçük kızlarını çok sevdiğini, hediyeler verdiği hasretle yad etmişti.

Cemal Uşşak Yeni Asya, Yeni Nesil ve Zaman gazetesind­e yazılar yazmış. Moral FM radyosunda çalışmış. Barış sürecinde Akil insanlar arasında yer almış. Gazetecile­r ve Yazarlar Vakfı’nın son başkanı iken, yurt dışında vefat etmiş. Bazı şeyler mahşere kalmış.

Uşşak’ın,“İzin verin geleyim, ülkemde öleyim”talebine; yetkililer­in“sakın gelme, tutuklarız, son nefesini zindanlard­a verirsin”dediklerin­i yazmıştı gazeteler.

***

Bekir Berk kutsal topraklard­a ölmek istiyordu, Cemal Uşşak ise Türkiye’de.. Son dönemlerin­de, ikisi de kanser tedavisi görüyordu. Kaderin cilvesiyle Berk İstanbul’da, Uşşak ise yurt dışında emaneti teslim ediyordu. Rahmet olsun gidenlere...

“İşbu söze Hak tanıktır/ Bu can gövdeye konuktur/ Bir gün ola çıka gide/ Kafesten kuş uçmuş gibi!”

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye