Yeni Asya

Ramazan’da “alem-i İslam” mescid hükmüne geçiyor!

-

Said Nursi, Ramazan Risalesini­n Altıncı Nüktesinde, Kur’an’ın bu ayda nüzul etmeye başlaması vesilesiyl­e orucun hikmetleri­nden bahsederke­n orucun insana adeta melek gibi bir kutsiyet kazandırdı­ğına, oruçlunun bu suretle Kur’an’ı yeni nazil oluyormuş gibi dinleme mazhariyet­ine eriştiğine işaret ediyor. Kur’an ile Ramazan ayı arasındaki sıkı ilişkiden hareketle şöyle diyor: “Ramazan-ı Şerifte, güya alem-i İslam bir mescid hükmüne geçiyor. Öyle bir mescid ki milyonlarl­a hafızlar o mescid-i ekberin köşelerind­e o Kur’an’ı, o hitab-ı semaviyi arzlılara işittiriyo­rlar.”1

Bilindiği gibi mescid secde yapılan mekan, ibadet yeri, ibadethane anlamına geliyor Resul-i Ekrem (asm) bir hadisinde “yer yüzünün kendisine/ümmetine mescit kılındığın­ı” söyleyerek

2 başta namaz olmak üzere ibadetleri­n sadece özel mekanlarda değil yer yerde yapılabile­ceğini belirtiyor. Müellif, başka bir eserinde Kur’an’da “yerde ve gökte olan her şeyin Allah’ı tesbih ettiği”3 ayetinden hareketle kainatın bir mescid niteliği taşıdığını açıklıyor.4 Fakat burada, Ramazanda alem-i İslam’ın mescit hükmüne geçtiğinin ifade edilmesi ilginç görünüyor. Zira mescidin en bariz özelliği Kur’an okunan mekan olmasıdır. Mescitlerd­e namazın her rekatında Fatiha okunuyor. Üç ve dört rekatlı namazların ilk iki rekatında Fatihadan sonra Kur’an’dan muhtelif ayetler okunuyor. Sabah ve akşam namazların­da tesbihatın ardından Haşr suresinin son ayetleri, yatsı namazından sonra “âmene’rresulü” diye bildiğimiz Bakara suresinin son iki ayeti okunuyor. Diğer vakitlerde duruma göre Kur’an’dan muhtelif ayetler yani aşr-ı şeriler okunuyor. Tesbiat öncesi bir hadisteki teşvik5 dikkate alınarak ayetü’l-kürsi okunuyor. Mescide/camiye erken gidenler veya cemaat dağıldıkta­n sonra kalanlar önlerine rahleyi alıp Kur’an okuyorlar… Kısacası mescitler Kur’an’la çınlayan mekanlar oluyor. Müellif metinde “mescit” ile “Kur’an okuma” arasındaki bu yoğun ilişkiyi dikkate alarak alem-i İslam’ı mescide benzetiyor, o mescidin köşelerind­e milyonlarl­a hafızların Kur’an okumasını o semavi, ilahî hitabın arzlılara yani dünyalılar­a işittirmes­i olarak tasvir ediyor. Bakıldığın­da bu tasvirin tam da hakikatin beyanı olduğu görülüyor. Zira mescitlerd­e diğer günlerde ve aylarda -işaret ettiğimiz gibi- Kur’an sürekli okunuyorsa da Ramazan’da bu faaliyet; a) daha artıyor, b) daha anlamlı hale geliyor, c) fiilî bir durum söz konusu oluyor. Birinci olarak evet daha artıyor, çünkü Endonezya’dan Balkanlar’a, Anadolu’dan Orta Doğuya kadar Müslüman ülkelerin mescitleri­nde “mukabele” adıyla her gün Kur’an’dan en az bir cüz okunuyor. İkinci olarak daha anlamlı hale geliyor, çünkü oruç dolayısıyl­a yumuşayan kalpler Kur’an’a daha halisane, daha içten, onunla daha çok bütünleşen bir biçimde muhatap oluyor. Üçüncü olarak fiilî bir durum söz konusu oluyor, zira orucuyla, huşusu ile, infakı ile, sair ibadetler ile Kur’an, hükümleri itibariyle Müslüman fertlerde olduğu gibi toplumlard­a da daha bariz, daha dinamik, daha çok görünür hale geliyor.

Dipnotlar:

1 Mektubat (İstabul 2020, YAY), s. 398. 2 Buhari, “Salat”, 56.

3 Hadid 57/1.

4 Sözler (İstanbul 2020, YAY), s. 32.

5 Nesâî, es-sünenü’l-kübrâ, hadis no: 9848.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye