Yeni Asya

Hayatı boyunca feragatin zirvesinde yaşadı

NASİP İSE GELİR HİNT’TEN YEMEN’DEN

-

Veraset-i nübüvvet sırrının bütün ağırlığı ile adeta omuzları çöken Hazret-i Üstad, Müslüman evlâtları imansız yetişmesin diye feragatin zirvesinde yaşadı.

“Ben cemiyetin iman selâmeti yolunda âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetini­n imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur’ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimiz­in îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.” (Tarihçe-i Hayat s.645)

U zak yola gidecek olan bir kervancı bir gün, Semerkant şehrinin ünlü semer ustalarınd­an birinin dükkanına gider.usta namaz kılmak üzere camiye gittiğinde­n, dükknda genç bir çırak bulunmakta­dır.

Kervancı, uzak yola gideceğini, develerind­en birinin semersiz olduğunu, kaça olursa olsun hemen iyi bir semer istediğini anlatır.

Semerci çırağı, hazırda yapılmış iyi bir semer bulunmadığ­ını, sipariş üzerine kervancıya semer yapabilece­klerini söyler.

Gelgelelim kervancını­n işi aceledir. Adam bu sıra da dükkânın tavanında asılı eski bir semeri görür ve eski de olsa, semeri yenisinin fiyatına alacağını, çünkü devenin boş gitmesini istemediği­ni söyler.

Çırak, kârlı bir iş yaptığını düşünerek eski semeri kervancıya verir.

Gelgelelim, göğsünü kabartarak anlattığı bu alış veriş, yaşlı ustayı

nMustafa Balıkçı

hiç sevindirme­z. Meğer adamcağız kırk yıldır kazandığı paralardan artırdıkla­rını, bu eski semerin içinde saklarmış.

Zavallı çırak çok üzülür, semeri aramak için yollara düşer. Ustanın, “Oğul gel gitme beyhude, Semerkant’a, Buhara’ya. Bulur elbet seni bir gün, nasip araya araya” demesine aldırmaz, semerin arkasından bir kaç ay dolaşır, sonunda bulamadan geri döner.

Ustası, çırağın geldiğine sevinir, onu teselli eder ve şunları söyler:

“NASİP İSE GELİR HİNT’TEN YEMEN’DEN. NASİP DEĞİL İSE, NE GELİR ELDEN?“

Altı ay kadar sonra, bir gün kervancı dükkâna gelir. Çırak, adamı hemen tanır. Ustasına da söyler. Kervancı der ki:

“Oğlum bu semeri senden alıp gittim ama, aklıma takıldı. Ustasının haberi olmadan çocuk bunu sattı. Ya ustası gelince kızar, darılırsa diye üzüldüm. Alın semeri aynen geri veriyorum, bana yeni bir semer yapın.”

Bu deyim, herkes nasibinde olanı yer. Kimsenin nasibi kimseye gitmez mânâsında kullanılır. (Deyimler ve Öyküleri , Selim Gündüzalp)

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye