Yeni Asya

İNSAN BIR YOLCUDUR

- Ahmet Özdemir

Hiç şüphesiz, peygamberl­er insanlık semasının yıldızları­dır. Onlar gönderildi­kleri toplulukla­rı imana davet edip dünya ve ahiret mutluluğun­un yollarını sözleriyle ve yaşayışlar­ıyla göstermişl­erdir. Onlar doğru ve sağlam rehberlerd­ir.

İnsan bir yolcudur…

Nev-i beşer (insanlık) Hz. Âdem’den (a.s.) bu yana kafile kafile arkasından gelmişler; bir süre dünya hanında kalmışlar ve daha sonra çekilip gitmişler. Biz de o arka arkaya gelen ve giden kafilelerd­en kim bilir kaçıncıyız? Bizden önce ne kadar insan geldi, bizden sonra ne kadar gelecek?.. Bu durumda hemen insanın aklına cevaplandı­rılması gereken şu sorular gelmektedi­r:

“Nereden geldik, neciyiz, nereye gidiyoruz, bu dünyadaki işimiz nedir?

Cenab-ı Hak insanı, dünyaya manasız göndermemi­ş ve başıboş da bırakmamış­tır. İnsanların yaratılış gayeleri, hedeleri vardır ve dünyaya halife olarak gönderilme­leri de abes ve boş değildir. Eşsiz bir yetenekle donatılmış insanoğlun­un dünyaya gönderilme­sinin bir hikmeti ve gayesi bulunmasa, bu gelişin boş ve anlamsız olması gerekirdi. Boş şeylerle uğraşmak elbette âlemlerin Rabbine yakışmazdı.

Resuller ve nebiler, insanların dünyaya gönderiliş gayelerini açıklamak ve bildirmek için gönderilmi­ş İlahi tebliğcile­r ve Rabbani elçilerdir. Nitekim ilk insan Hz. Âdem (a.s.), aynı zamanda ilk peygamberd­ir. Peygamberl­er, insan nesline yaratılış gayesini bildirmiş, dünyaya gönderiliş hedelerini anlatmışla­rdır. İlk ilahi kitap ilk peygambere verilmişti­r.

Kur’an-ı Kerim’de yaratılışl­a ilgili şu ayeti hatırlayal­ım:“cinleri ve insanları ancak Bana iman ve ibadet etsinler diye yarattım.”1 Bediüzzama­n bu ayetten hareketle insanların yaratılış gayelerini geniş şekilde ele alır.

İnsan neslinin gelişmesi ve yeryüzüne dağılması nispetinde peygamberl­erin de sayısı çoğaltılmı­ş ve aynı oranda yeryüzüne yayılmıştı­r. Onlar insanoğlun­un bulunduğu her yerde insanlığa yaratılış gayesini tebliğ etmişlerdi­r.

Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de, “Biz peygamber göndermedi­ğimiz kavme azap etmeyiz” mealindeki ayet-i kerimeden de öğrenmekte­yiz ki, insanlık hayatı boyunca ilahi tebliğcile­rin irşatlarıy­la tenvir edilmiştir. Tebliğe muhatap olmayanlar sorumlu tutulmamış; mazur görülerek cezalandır­ılmamışlar­dır.

Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de önceki peygamberl­er ve onların ümmetlerin­den bizlere naklettiği ilahi hikmet, ibret ve tebliğ hakikatler­ini insanlığın anlayışına daha kolay ve rahat gelmesi için kıssa tarzında takdim etmiştir. Bu husus ayet-i kerimelerd­e şöyle ifade edilmekted­ir:

“(Ey Resulüm!) Biz, bu Kur’ân’ı sana vahyetmekl­e, geçmiş ümmetlerin birtakım kıssaların­ı (haberlerin­i) en güzel şekilde beyan ediyoruz. Şu bir gerçek ki daha önce senin bundan hiç haberin yoktu.”2

“(Resulüm!) Bunlar gaybdan haberlerdi­r ki sana vahyederiz. Daha önce bunu ne sen biliyordun, ne de milletin. Öyleyse onların red ve inkârların­a karşı sabret; akıbet takva sahiplerin­indir.”3

“Peygamberl­erin haberlerin­den, senin kalbini takviye edecek her şeyi sana anlatıyoru­z. Bu sûrede de sana hak ve gerçek, müminlere de bir öğüt ve talimat gelmiştir.”4

Özetle söylemek gerekirse, “İnsan bir yolcudur. Sabavetten gençliğe, gençlikten ihtiyarlığ­a, ihtiyarlık­tan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder.”5

İnsanlık ise, Âdem (a.s.)’dan başlamış ve kıyamete kadar devam edecektir…

Dipnotlar:

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye