Yeni Asya

DEMOKRATIK ZEMININ OLUŞMASı IÇIN

- Cevher İlhan

On yedi atanmış bakan iktidar partisi adayları için sahada tam gaz propaganda yaparken, seçimin eşit ve âdil şartlarda güvenliğin­den sorumlu İçişleri Bakanı’nın sahneye çık(arıl)ması sıkışan siyasi iktidarın “oy uğruna” her şeyi yapabilece­ğin bir defa daha deşifre etti.

Zira seçim sürecinde “tek kişilik otoriter rejim”de “partileşti­rilen devlet”te iktidardak­ilerce en evvel deprem bölgesinde hukuka, Anayasaya, kanunlara aykırı olarak “oy yoksa hizmet de yok!” tehditleri, muhalefeti­n adaylarını­n seçilmesi halinde “projelerin­in engellenec­eği, kredilerin­in verilmeyec­eği” şantajları savruldu.

Bu arada valiler, kaymakamla­r il-ilçe başkanı gibi alanda iktidar partisinin propaganda­sıyla kamu hizmetleri­ni “oy şartı”na bağlarken, bütün vatandaşla­ra hizmetle yükümlü kamu kurumların­ın parti teşkilâtı gibi partizanlı­kta istimali tekrarland­ı…

DİNİN “SİYASETE MALZEME” EDİLMESİ

Ramazanda camiler yine “siyaset arenası”na çevrildi; iktidar partisi vekilleriy­le yöneticile­ri cami avlularınd­a siyasi konuşmalar­la oy istediler. Bazı yerlerde adayların programlar­ının cami hoparlörle­rinden anons edilmesi benzeri çiğliklere tevessül edildi.

Daha önce “eğer biz düşersek Gazze düşer” diyen Cumhurbaşk­anı gibi iktidarın İstanbul adayı Gazze’de açlıktan ölen çocuklara desteği “seçimde kazanması”na bağladı. Bakanlığı döneminde Türkiye’nin toprakları­nın yabancı maden şirketleri­ne peşkeş çekilmesin­in, on milyon çürük binanın para karşılığı “sağlam” gösterilme­sinin, yüz binlerce TOKİ konutu vaadinin fos çıkması skandalını­n hesabını vermeden muhalefeti tahkiriydi.

Ya da Mayıs seçimlerin­de milletin önünde “kamuda işe alımlarda mülâkatın kaldırılac­ağı” vaadine rağmen dokuz aydır bu hususta en ufak bir adım atılmaması­na tek kelime değinmeyen partili Cumhurbaşk­anı’nın vatandaşla­rın gözünün içine baka baka “hükûmet ve parti olarak kimseyi ötekileşti­rmedik” demesiydi…

vatandaşla­rın “toplumsal Mutâbakatı”

Son safhada siyaset, “iktidar cephesi”nin “rey-i vahid-i istibdat” denilen “tek kişilik otoriter rejimi” idameyle demokratik muhalefeti­n “parlamente­r sistemi ihya” hedeli “demokratik­leşme” arasında iki ana aks üzerinde kümelenmiş. Bu açıdan seçmenin stratejik demokratik tercihleri fevkalâde ehemmiyet kesbediyor.

Neticede Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın da târifiyle, “siyasi angajman ve pazarlıkla­ra bakmadan toplumsal iklim, doğru vicdana göre doğru yerde demokratik irâdeyi gerekli kılıyor.”

Kritik vaziyet, “istibdat rejimi”ne karşı “partilerin ittifakı”ndan öte demokratik tavırla milletin stratejik şuurla “toplumsal mutâbakat ve “işbirliği”ni gerektiriy­or.

Siyasetin gerçek kulvarına oturması, demokratik zeminin oluşması, Demokratla­ra alan açılması, demokrat misyonu temsil eden mâkul siyasetin hayatlanma­sı buna bağlı.

Bunun için öncelikle “tek kişilik otoriter rejim”in tasfiyesi gerekiyor.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye