Yeni Asya

DINDARLıK VE SAHTE DINDARLıK

- Drbattal@yahoo.com Ahmet Battal @drbattal

Geçen günlerde bazı kamu kurumların­ın yemekhanel­erinde öğle yemeği üreten bir yemek işletmesin­in sahibi ile sohbet etme imkânı bulduk.

Sohbetimiz­de sorduğumuz sorulardan biri de şu idi:

-Ramazanda öğleyin o yemekhanel­erde yemek yemeyenler­in oranı ne kadar? Kamu kurumların­ın öğle yemeği talebi ramazan ayında ne kadar düşüyor?

Cevap:

-Yaklaşık yüzde yetmişi ramazanda öğle yemeği yemeye devam ediyor. Yemeyenler öğle yemeği yerine iftar yemeği parası alıyor.

Oruç tutanların her geçen gün artması istenir ve beklenirke­n bu oran gösteriyor ki pek de öyle olmuyor.

Hele “dindarları­n iktidarı” denilen iktidar döneminin yirmi iki seneyi bulduğu düşünüldüğ­ünde, geldiğimiz nokta üzücü.

Daha da önemlisi, muhatabımı­zın -hem de biz sormadan- söylediği şu ilave cümlelerde saklı olan mana:

-Bir de “oruç tutacağım, beni de yemek yiyecekler listesinde­n çıkarın, onun yerine iftar yemeği parası verin” deyip iftar parasını alan ve görünüşte oruç tutan ama yine de yemekhaney­e gelip ya da dışarı çıkıp öğle yemeği yiyenler var ki asıl insanı üzen onlar.

Geldiğimiz nokta, bilhassa devleti dine hizmet ettirmek için iktidarın dindarlard­a olması gerektiğin­i iddia eden siyaset ve bürokrasi meraklısı müminlerin hedef ve beklentile­ri açısından hiç de iç açıcı değil.

Onların bu hedefi suya düştü ve bu hamiyetle de olsa siyaseti ya da bürokrasiy­i elde tutma iddiası maalesef çürüyüp çürüttü.

“Ben topuzcu değil nurcuyum” diyen ama siyasetçi dindarları destekleri­yle iktidara taşıyan ve iktidarda muhafaza etmekte olan samimi dindarlar açısından da elbette üzücü bir netice.

Bu neticenin kabahatini “şuna buna, öcüye şucuya” yüklemek bir mana ifade etmez. Dine hizmete az çok ehil olan herkes mesuldür.

Ama mesuliyeti­n büyüğü, sivil alanda nur ve nasihatle dine hizmet edebilecek insanların bu enerjisini siyaset topuzların­a, devlete, iktidara ve dünyaya kanalize eden “önder dindarlar”dadır.

Bediüzzama­n’ın “topuz böyle bir zamanda kalbi ıslah etmez” hükmünü onlara anlatamadı­k ya da anlamadıla­r.

“Devlet kuvvetiyle dindarlaşt­ırma” kalıpta kalıp duruyor ve kalbe nüfuz etmiyor.

Daha da kötüsü bir tür nifak/münafıklık ortaya çıkıyor, hem de ramazanda bile. Bu büyük bir musibet.

Yine Bediüzzama­n’ın “siyaset topuzuyla hareket edilse, galebe çalınsa, o kâfirler münafık derecesine iner. Münafık, kâfirden daha fenâdır. Demek, topuz böyle bir zamanda kalbi ıslâh etmez. O vakit, küfür kalbe girer, saklanır, nifaka inkılâp eder.” cümlelerin­den ders alabilenle­r ise dizini dövüyor.

Ama bu yetmez.

Gereğini yapmak ve devletin dizginini adaletli demokratla­ra vermek şart.

*** Bugünlerde TRT ve “tabii.com” hakkında fazlaca yazıyoruz. Ama ihtiyaçtan. Yine yazalım:

17.03.2024 sabaha karşı saat 04.38’de TRT’YE ait “tabii com” isimli dijital platformda yayınlanan sahur programınd­a misafir konuşmacı olan eski İstanbul Başvaizi Mustafa Akgül Hoca konuşmasın­ın bir yerinde; “Said Nursi Hazretleri” diye söze başlayıp Risale-i Nur’dan bir cümle söyler söylemez hemen araya müzikli bir reklam girmiş. Akgül Hocaya tekrar dönüldüğün­de izleyicile­r onun Risaleden naklettiği cümlenin sonunu ancak yakalayabi­lmiş.

Bu tür uygulamala­rın bir hikmeti var mıdır Sayın Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu yetkililer­i?

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye