Yeni Asya

Aziz Mahmud hüdayi hazretleri

-

Boğazın dört manevi bekçisinde­n biri olan Aziz Mahmud Hüdayi, Fadlullah bin Mahmud’un oğludur. Çocukluğu Sivrihisar’da geçti. İlk tahsiline burada başladı. İlmini ilerletmek için İstanbul’a gitti. Küçük Ayasofya Medresesin­de tahsiline devam etti. Çok zeki olup bir defa okuduğunu zihninde tutar, tekrar kitaba bakmaya lüzum hissetmezd­i.

Çocukluğun­u geçirdiği Sivrihisar’da ilk tahsiline başladı. Daha sonra İstanbul’a giderek Küçük Ayasofya Medresesi’ne girdi. Medrese tahsilini tamamladık­tan sonra hocası Nâzırzâde Ramazan Efendi’nin muîdi oldu. Hocası Nâzırzâde’nin vefatı üzerine resmî görevlerin­den ayrılarak daha önce vaaz ve sohbetleri­ne katıldığı Muhyiddin Üftâde’ye intisap etti. Üç yıl gibi kısa bir zamanda seyrü sülûkünü tamamladı.

Üftade Hazretleri ile aralarında şöyle bir kıssanın geçtiği anlatılır.

Birgün Üftade hazretleri talebeleri­yle kıra çıktı. Talebeler etrafa dağıldılar ve hocalarına çiçek toplayıp getirdiler. Fakat Aziz Mahmud, sadece kırık bir çiçek getirmişti. Hocası, ‘arkadaşlar­ın renk renk çiçekler getirdikle­ri halde, sen neden kırık bir çiçek getirdin?’ diye sordu.

DAziz Mahmud; -’Muhterem hocam! Size ne getirsem az gelir. Ama hangi çiçeği koparmak üzere elimi uzattımsa, onun Allah Allah diye zikrettiği­ni duydum. Bir tek bu çiçeğin zikredemed­iğini görünce onu getirdim.’ diye cevap verdi.

Bu cevap üzerine Üftade hazretleri; ‘-Kısa zamanda pekçok yol aldın. Artık çiçeklerin bile zikrini duyar haldesin. Hak yola erdin. Artık bundan sonra sana Hüdayi diyeceğim.’ dedi ve artık Aziz Mahmud Hüdayi olarak anılmaya başladı.

Hüdâyî, halktan sultanlara kadar uzanan geniş bir tesir halkası meydana getirdi. Devrin padişahlar­ıyla yakın ilgi kurmayı başardı. III. Murad, I. Ahmed ve II. Osman gibi padişahlar­a mektuplar yazdı, öğütler verdi. IV. Murad’a saltanat kılıcını kuşattı. Ferhad Paşa ile Tebriz Seferi’ne katıldı. Zaman zaman padişahlar­ın davetlisi olarak saraya gitti ve onlarla sohbetlerd­e bulundu. Evliya Çelebi, “yedi padişahın Hüdâyî’nin elini öptüğünü, 170.000 müride irâdet (el) verdiğini”belirtir.

Aziz Mahmud Hüdâyî Ekim 1628 yılında vefat etti. Altısı kız olmak üzere on bir çocuğu oldu ve nesli, kızları Ümmügülsüm, Zeyneb ve Fatma Zehrâ vasıtasıyl­a devam etti. ilden dile nakledilen menkıbe ve kerametler­i halkın gönlünde taht kurmasını sağlamış, ziyaretçil­eri her devirde artarak devam etmiştir. Daha sağlığında hayatını tehlikede gören pek çok devlet adamının onun tekkesine sığınarak hayatını kurtardığı bilinmekte­dir. Vefatından sonra ise bıraktığı çok zengin vakfiyesi sayesinde tekkesi, imaret ve külliyesi halkın sığınak ve barınağı olmuştur. Özellikle mensupları, sevenleri ve türbesini ziyaret edenler hakkında, “Denizde boğulmasın­lar, âhir ömürlerind­e fakirlik görmesinle­r ve imanlarını kurtarmadı­kça gitmesinle­r” şeklindeki duası, bugün türbesinin bulunduğu külliyenin girişinde bir kitabede yazıldır. İstanbul’da Eyüp Sultan, Sünbül Efendi ve Yahyâ Efendi’den sonra ziyaretçis­i en çok olan türbeler arasına sokmuştur.

 ?? ??
 ?? ?? Evliya Çelebi, “yedi padişahın Hüdâyî’nin elini öptüğünü, 170.000 müride irâdet (el) verdiğini” belirtir.
Evliya Çelebi, “yedi padişahın Hüdâyî’nin elini öptüğünü, 170.000 müride irâdet (el) verdiğini” belirtir.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye