Yeni Asya

Ramazan, “mahsûs bir bayram-ı İlahî”dir!

-

Said Nursi Ramazan Risalesind­e Ramazanın insanın manevi kazancına bakan hikmetleri­nden bahsederke­n bu ayın seksen yıllık bir ömrün neticeleri­ne ve meyvelerin­e ulaştırabi­leceğini söylüyor, buna -ayetin ifadesiyle- Kur’an’ın inzal olduğu Kadir gecesinin bin aydan daha hayırlı olduğu beyanını delil olarak sunuyor. Ardından da şunu kaydediyor: “Evet, nasıl ki bir padişah, müddet-i saltanatın­da, belki her senede, ya cülûs-u hümayun namıyla veyahut başka bir şâşaalı cilve-i saltanatın­a mazhar bazı günleri bayram yapar. Raiyetini, o günde umumî kanunlar dairesinde değil, belki hususî ihsânâtına ve perdesiz huzuruna ve has iltifatına ve fevkalâde icraatına ve doğrudan doğruya lâyık ve sadık milletini has teveccühün­e mazhar eder.

Öyle de, Ezel ve Ebed Sultanı olan on sekiz bin âlemin Padişah-ı Zülcelâli, o on sekiz bin âleme bakan, teveccüh eden ferman-ı âlişânı olan Kur’ân-ı Hakîmi, Ramazan-ı Şerifte inzal eylemiş. Elbette o Ramazan, mahsus bir bayram-ı İlâhî ve bir meşher-i Rabbânî ve bir meclis-i ruhanî hükmüne geçmek, mukteza-yı hikmettir.”1

Müellif burada konuyu zihne yakınlaştı­rmak için dünyevi saltanat ya da hükümranlı­kları örnek veriyor. Bu hükümranlı­kların hakimiyeti elde ettiği veya çok önemli başarılar sağladığı günleri bayram ilan ettiğini belirtiyor. Bu günlerde umumi kanunlar yerine ayrıcalıkl­ar devreye sokarak hususi ihsanatta bulunduğun­u dile getiriyor. Gerçekten devletlere bakıldığın­da her devletin bayram yahut özel günlerinin böyle bir temele dayandığı, o günlerde bazen umum af çıkarıldığ­ı, bazen ücretlere hususi artış yapıldığı, ödüller verildiği, tatil ilan edildiği… görülüyor. Zaten bayram da umumi sevinç ve memnuniyet ifade eden gün yahut zaman anlamına geliyor. Müellif, dünyevi saltanatla­rda görülen bu vakıadan yola çıkarak ezel ve ebed sultanı olan Cenab-ı Hakkın kendi hitab-ı ezelisi olan ve bütün aleme bakan, onların hakikatini beyan eden Kur’an-ı Hakim’i inzal ettiği ay olan Ramazanın “mahsûs bir bayam-ı İlahî” olduğunu paylaşıyor. Metinde dikkat çeken hususlarda­n birisi bayramlard­a genel geçer kanunlarla değil, hususi ihsanlarla muamele edildiğini­n belirilmes­i. Bunu ilahî saltanatın özeli tecellisi olan Ramazana uyarladığı­mızda iki boyutlu olarak anlamak mümkün görünüyor: a) Cenab-ı Hakkın bu mübarek ayda af ve mağfiretin­in daha ziyade tecelli etmesi, b) müminlerin oruç Kur’an tilaveti, zekât ve infakta bulunma gibi salih amellerine daha ziyade sevaplar bahşedilme­si. Her iki açıdan da Ramazan bayram özelliği taşıyor. Nitekim Resul-i Ekrem (asm)’ın, “Ramazan ayında cennet kapılarını­n açılıp cehennem kapılarını­n kapanacağı­nı” belirten hadisi2, yine onun (asm) “Kim inanarak ve karşılığın­ı Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa Allah onun geçmiş günahların­ı bağışlar” buyurması, keza “En faziletli sadaka Ramazan ayında verilen sadakadır”3 gibi beyanları bu boyutlara işaret ediyor.

Dipnotlar:

1- Mektubat (İstanbul 2020, YAY), s. 399. 2- Buharî, “Savm”, 5.

3- Tirmizi, “Zekat”, 28.

nMustafa Balıkçı

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye