Yeni Asya

İTIKÂF HÜKÜMLERI

- Süleyman Kösmene fikihgunlu­gu@yeniasya.com.tr Tel: (0 505) 648 52 50

B,rçok yerden arayan okuyucular­ımız: “Îtikaf nedir? Hükmü nedir? Şartları nelerdir? Bir kimse, kendi evinde îtikafa girebilir mi?”

SÜNNET-I MÜEKKEDEDI­R

Îtikaf günlerinde­n geçiyoruz. Yılın en husûsî ibâdet mevsimini yaşıyoruz. Ramazanın son on günü geldiğinde, erkeklerin namaz kılınan bir mescitte veya mabette, kadınların kendi evlerinde ibadet için itikaf niyetiyle inzivaya çekilmek sünnet-i müekkededi­r. Peygamber Efendimiz (asm) Medîne’ye hicretten sonra her yıl Ramazanın son on gününde itikâfa çekilir, bütün geceyi ve gündüzleri ibâdetle ihyâ ederdi. Resûl-i Ekrem’le (asm) birlikte mübârek hanımları da hâne-i saadetleri­nin bir odasında itikâf yaparlardı.

Dînî bir terim olarak ise îtikaf, ezan okunan ve kamet getirilen bir mescitte, bir câmide veya ibâdet yapılan bir mabette îtikâf niyeti ile bulunmakta­n ibârettir. Ramazanın son on günü geldiğinde îtikâfa girmenin hükmü, sünnet-i müekkededi­r.

Bir beldede itikaf sünnetini bir Müslüman yerine getirdiğin­de diğer Müslüman’lardan bu mesûliyet kalkar.

ür’atle akıp giden hayat serüvenimi­z içerisinde, bazen, koşuşturma­yı bir tarafa bırakıp zamanımızı tamamen namaz, itaat, ibâdet, zikir, tesbih, Kur’ân, Cevşen, tevbe, istiğfar... vs. ibâdetlere tahsis ederek, derin tefekkürde bulunmaya olan mânevî ihtiyâcımı­z inkâr edilemez. Îtikâf sünneti bize dünyâ hayatının mânâsı ve âhiret hayatının önemi üzerinde tefekkür etme ve ibret alma imkânı sağlar.

ITIKAFıN SÜRESI

Cenab-ı Hak, “Mescitlerd­e itikâfa girdiğiniz zaman kadınların­ıza yaklaşmayı­n. Bunlar Allah’ın sınırlarıd­ır. Onlara yaklaşmayı­n.” ayetiyle, itikâfa girilecek yerin “mescit” veya mescit hükmünde bir mabet olması gerektiğin­i bildirmişt­ir. Kadınlar, evlerinin bir odasını mescit hâline getirerek, orada itikâfa girebilirl­er.

İtikâfın şart ve rükünleri; 1- Niyet yapılmalıd­ır. 2-Gündüzü oruçlu olmalıdır. 3-İtikaf bir mescitte (kadınlar evde) yapılmalıd­ır, 4-İtikafa niyet eden Müslüman olmalı ve dînî emirler hususunda mükellef bulunmalıd­ır.

Hanefîlerd­en İmam Ebû Yûsuf’a ve Mâlikîlere göre itikâfın en az süresi “bir gün”dür. İmam Muhammed ile Hanbelîler­e göre îtikâfın en az süresi, kişiye bağlı olarak “bir andır”. Şâfiîlere göre ise îtikafın en az süresi “Sübhânalla­h” diyebilece­k kadar bir zamandan biraz fazla olmalıdır.

Demek oluyor ki bir Müslüman, Ramazanın son on günü girdiğinde, itikâf niyetiyle, bir mescitte veya bir câmide, “bir an” veya “Sübhânalla­h” demek süresinden daha fazlaca beklerse, bu sünneti îfâ etmiş olur. Bir diğer ifadeyle, bir Müslüman, Ramazanın son on günü içerisinde bir mescide vakit namazı kılmak için girerken aynı zamanda “vakit namazı kılma süresince” itikâfa niyet etse, namazı kılıp câmiden çıkarken bu sünneti ihya etmiş olarak çıkar.

ITIKAFTA NELER YAPıLıR?

Sünnet-i Müekkede olan îtikâfın en azamî süresi ise, Ramazan’ın sonuna denk getirmek sûretiyle on gündür. Eğer aralıksız on gün îtikafta bulunmaya niyet edilmemiş ise, bu günlerde istenilen vakitlerde îtikâf yapılabili­r. Meselâ yalnız gündüzlerd­e veya bu günlerin belli vakitlerin­de îtikâfta bulunmaya niyet etmek sahihtir.

Aralıksız on gün süreyle îtikafta bulunmaya niyet eden birisi, bu süre içinde mecbur kalmadıkça îtikaf yaptığı mescitten çıkmaz. Yalnız zarûrî bir ihtiyacı için çıkar ve hemen geri döner. İtikaf süresince hanımına yaklaşmaz.

Ramazan’ın son on günü içerisinde itikâfın sünnet-i müekkede olmasının hikmeti, Kadir Gecesini ihyâ etmektir. Çünkü Kur’ân’ın beyan buyurduğu gibi, bin aydan daha hayırlı olması hasebiyle Kadir Gecesi, gecelerin en fazîletlis­idir. Kadir Gecesinin, Ramazanın son on günü içerisinde bulunduğu hususunda kuvvetli görüş birliği vardır.

İtikâfta bulunan kişi, Kur’ân-ı Kerîm,ve Risale-i Nur okumakla meşgul olmalı, dînî, ilmî ve îmânî eserler okumalı, zikir yapmalı, namaz kılmalı, tefekkür yapmalıdır. Îtikaf süresince hayırdan başka bir şey konuşmamal­ıdır. Günah içermeyen sözleri ve kelimeleri konuşmasın­da bir beis yoktur.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye