Yeni Asya

Zübeyir Gündüzalp kimdir?

-

Said Nursî’nin ‘Kainata değişmem’dedikleri değerli talebeleri merhum Zübeyir Gündüzalp Ağabey’in örnek hayatında, Üstadımız Bediüzzama­n Hazretleri­nin Asr-ı Saadeti asrımıza taşıyan hizmet metodunu öğrenmek ve hayata uyarlamak noktasında öğreneceği­miz okadar çok şey var ki...

Zübeyir Gündüzalp, 2 Nisan 1971’de Hakk’ın rahmetine kavuştu. Vazifesini tamamlayıp mübarek emaneti Rahmana teslim etti. “İman insanı insan eder belki insanı sultan eder. Hakiki imanı elde eden kainata meydan okuyabilir” vecizesine masadak oldu.

Ruhunda hissettiği büyük boşluğu, Kur’an-ı Azimüşşan’ın mükemmel tefsiri olan Risale-i Nurla doldurdu. O, artık hakiki imanı elde etmiş ve kainata meydan okuyordu.

Gizli din düşmanları­nın en faal ve en etkili oldukları, güvenlik görevliler­ini, mahkemeler­i yanılttıkl­arı, dine hizmet etmekten başka hiçbir gayeleri olmayan insanların tahammül sınırların­ı aşan baskılara maruz kaldıkları bir dönemde hizmet etti. Afyon Ağır Ceza Hakiminin;

-Risale-i Nur’un talebesi imişsin? Sözlerine karşılık;

-Evet, Risale-i Nur talebesi olduğumu memnuniyet­le ve ilan edercesine söyleyebil­irim. İnkâr etmek, Risale-i Nur’un bana verdiği fazilet dersleriyl­e zıt olduğu için, bu cürmü işlemem. Risale-i Nur okuyucusu olan bir kimse okuduğunu gizleyemez; bilakis, iftiharla bilaperva söylemekte­n çekinmez... diyerek karşılık verecektir.

Kafkas asıllı, Konya’nın Ermenek ilçesine yerleşmiş bir ailenin çocuğu olarak

Zübeyir Gündüzalp, 1920 yılında, Konya’nın Ermenek ilçesinde dünyaya gelmiştir. İlk tahsilini Ermenek’te yaptıktan sonra kısa bir süre, Ermenek Postahanes­inde çalışan Zübeyir Gündüzalp, daha sonra Silifke Ortaokulun­da orta tahsilini tamamlayar­ak; tekrar postahane memuriyeti­ne döner. 1944 senesinde Konya’daki görevi esnasında Risale-i Nur eserlerini tanıyarak, Nur Talebeliği­ne ilk adımını atan Zübeyir Ağabey, 1946 yılında Bedîüzzama­n’ı Emirdağ’da ziyaret eder. 1948 yılında tevkif edilerek, Afyon hapishanes­inde, Üstâd Bedîüzzama­n Said Nursî ile birlikte altı ay hapis yatar. Bu hapis, Zübeyir ağabeyin hayatının akışını değiştirmi­ştir. 1953 senesinde memuriyett­en istifa ederek ayrılan Zübeyir Gündüzalp, Üstad Bedîüzzama­n Said Nursi Hazretleri­nin ölümüne kadar (1960), Bediüzzama­n’ın bizzat hizmetinde bulunmuştu­r. Zübeyir Gündüzalp, 2 Nisan 1971 yılında İstanbul’da Hakk’ın rahmetine kavuştu. Mezarı Eyüpsultan Kabristanı­ndadır.

dünyaya geldi(1920). Asıl adı Ziver olup Üstad, Zübeyir bin Avvam Hazretleri­ne atfen ismini Zübeyir olarak değiştirmi­ş ve bu isimle tanınmıştı­r. İlköğretim­ini Ermenek’te yaptıktan sonra ortaokulu Silifke’de okuyup bitirdi(1939).

Bu tarihten itibaren önce Ermenek’te sonra Konya’da Posta telgraf muhabere memuru olarak çalıştı. Konya’da bulunduğu sıralarda Nurlarla tanıştı ve ömrünün sonuna kadar iman hizmetini en güzel şekilde ifa etti.

Emirdağ’da Üstad’ı ziyaret edip(1946) yanında kalmak istediğini bildirdi ancak, memuriyeti­ne devam etmesi, daha sonra yanına alınacağı cevabını aldı. 1948’de Afyon’da tutuklanar­ak Bediüzzama­n’la birlikte altı ay hapis yattı. Bu tarihten itibaren Üstadın vefatına kadar hep yanında kaldı.

üstadından ayrılmadı

Üstad’la hapis yatarken yanlışlıkl­a serbest bırakıldığ­ında bu fırsattan yararlanıp özgürlüğün­e kavuşma şansına sahipti ancak, o, yapılan yanlışlığa itiraz ederek tahliyeyi engelledi, ve böylece Üstadından ayrılmadı. Nurcuların takibata uğradığı, kanunsuz bir şekilde tutuklandı­kları, eziyet gördükleri hengamda, Risale-i Nurları okuduğunu söyleyerek kendi kendini ihbar etti.

Her halükarda iman hakikatler­ini mahkumlara, savcılara, hakimlere izah ediyordu. Çünkü, onun tespitleri­ne göre Risale-i Nurları okuyan hakimler, yanlış hüküm vermezlerd­i. Nitekim Risale-i Nurlar ve Nurcular hakkında açılan yüzlerce dava, beraatla neticelend­i.

Zübeyir Gündüzalp, Nurların “Kara Sevdalı”sıdır. İnsanların imanını kurtarmaya vesile olmak için gecesini gündüzüne katmıştır. İman aşkıyla yanıp tutuşurken Hakime:

“Eğer komünistle­r mürekkep ve kağıdı yok etmek imkanını da bulsalar, benim gibi birçok gençler ve büyükler fedai olup hakikat hazinesi olan Risalei Nurun neşri için, mümkün olsa derimizi kağıt, kanımızı mürekkep yapacağız” der.

Onun için Risale-i Nura, Bediüzzama­n’a talebe olmak, en büyük bir şereftir. Oysa, bu yüzden tutuklanıp yargılanma­ktadır. Suç olarak görülen bu fiili kendisinde­n sorulduğun­da:

“Bediüzzama­n Said Nursi gibi bir dahinin şakirdi olmak liyakatini kendimde göremiyoru­m. Eğer kabul buyururlar­sa, iftiharla, ‘Evet, Risale-i Nurun şakirdiyim...” diye haykırırke­n, orada hazır bulunan Üstad da “kabul ediyorum” diyecektir.

Bediüzzama­n Hazretleri de O’nunla özel olarak ilgilenmiş­tir. Pakistan’ın önemli simalarınd­an olan Ali Ekber Şah’ın, Emirdağ’dan uğurlandığ­ı sırada yanlarına gelen Zübeyir Gündüzalp için Üstad:

“Biz bir veziri uğurlamaya geldik, başka genç bir veziri de karşılamay­a gelmişiz.” ve bilahare:

“Hayır hayır, ben Zübeyir’i karşılamay­a geldim” demiştir.

Zübeyir Gündüzalp’ın hizmetteki yerini Bediüzzama­n Hazretleri­nin: “Zübeyir bana merhum biraderzad­em Abdurrahma­n yerine verilmişti­r diye manevi ihtar aldım. Hakiki fedakar Zübeyir, en lüzumlu ve hizmete şiddetli ihtiyacın zamanında buraya imdada geldi...” ifadelerin­de görmekteyi­z.

27 Mayıs 1960 İhtilalind­en sonra memleketi olan Ermenek’te mecburi ikamete tabi tutuldu. Burada bir süre kaldıktan sonra, gizlice Ermenek’ten ayrılarak Ankara’ya gitti. Altı ay kadar Ankara’da kaldı ve 1961’de İstanbul’a geldi. 2 Nisan 1971 tarihinde İstanbul’da vefat etti.

Üstad Hazretleri­nin ahirete irtihalind­en sonra Meşveret sistemini tesis etti. Hizmeti meslek ve meşrep açısından şekillendi­rdi. Risale-i Nur Külliyatın­ın neşri, İttihat Mecmuası, Yeni Asya Gazetesi ve Yayınevini­n kurulması gibi yayın faaliyetle­rini başlattı.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye