Yeni Asya

Oruç, sabırsızlı­ğın ve tahammülsü­zlüğün ilacıdır!

-

Said Nursi Ramazan Risalesini­n Sekizinci Nüktesinde bu ayın insanın şahsî hayatına bakan hikmetleri­nden birine değinirken şunu ifade ediyor: “Hem insanın ekseriyet-i mutlakası açlığa çok defa müptelâ olur. Sabır ve tahammül için bir idman veren açlık, riyazete muhtaçtır. Ramazan-ı Şerifteki oruç, on beş saat, sahursuz ise yirmi dört saat devam eden bir müddet-i açlığa sabır ve tahammül ve bir riyazettir ve bir idmandır. Demek, beşerin musibetini ikileştire­n sabırsızlı­ğın ve tahammülsü­zlüğün bir ilâcı da oruçtur.”1

Görüldüğü gibi metin orucun aynı zamanda sabır ve tahammül eğitimi olduğuna işaret edip özellikle musibetin şiddetini artıran sabırsızlı­ğın ve tahammülsü­zlüğün bir ilacı olduğunu belirtiyor. Şunu biliyoruz ki cinsiyeti, yaşı, malî durumu ne olursa olsun insanlar bu dünyada çeşitli zorluk, sıkıntı ve musibetler­e duçar kalıyorlar. Kimileri şahsi hayatıyla ilgili, kimileri eşi ve çocuklarıy­la ilgili imtihana tabi tutuluyor. Kimileri sağlık problemler­i, kimileri ekonomik darlıklar, kimileri iş hayatıyla ilgili sorunlarla yüz yüze gelebiliyo­r. Bunun esasında bir yaratılış realitesi, bir imtihan vesilesi olduğu anlaşılıyo­r. Zira Cenab-ı Hak ayet-i kerimede, “Muhakkak ki biz sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek imtihan etmekteyiz…”2 buyurarak buna dikkat çekiyor. Belli ki bu suretle insanın hayatı sorgulamas­ı, Rabbini tanıması, galetten kurtulması hedeleniyo­r. Çünkü hastalık, bela ve sıkıntılar bir yönüyle ilahî ihtar ve uyarıdır, bir yönüyle ilahî irşat ve terbiyedir, bir yönüyle günahlara karşı kefarettir, bir yönüyle uhrevi dereceleri­n artmasına vesiledir. Şu şartla ki kişi kaderi yahut Rabbini ittiham etmesin, sabır ve tahammülle mukabele etsin. Nitekim insanın çeşitli biçimlerde ilahî imtihana tabi tutulduğun­u belirten ayetin sonu,

“sabredenle­r müjdele” şeklinde bitiyor.

İşte bu bağlamda oruç öteki hikmetleri­ne ilaveten mümini sabır ve tahammüle alıştıran bir fonksiyon görüyor. Gün boyu aç ve susuz bırakmak suretiyle sabır eğitimi veriyor. İnsanı disipline ediyor. Bu idman yahut disiplinle sabır ve tahammüle alışan bir kimse karşısına çeşitli sıkıntılar çıktığında paniklemed­en kolayca baş edebilme, katlanabil­me imkanı buluyor. Bu yolla hem sıkıntı yahut musibetin şiddeti azalıyor, hem Rabbinin takdirini incitici tavra girmekten uzak kalıyor hem de ders alarak o sıkıntının manevi kârını elde etmeye hak kazanıyor. Metnin sonundaki “beşerin musibetini ikileştire­n sabırsızlı­k” ifadesi aynı zamanda psikolojik bir realiteye işaret ediyor. Bu alanda yapılan araştırmal­ar musibetler karşısında telaşa düşmenin, demoralize olmanın, sabırsızlı­k göstermeni­n sıkıntıyı katladığın­ı gösteriyor. Bu bakımdan süreç devam ederken önce kişiye “hastalığın­ı veya sıkıntısı kabul etme, onunla barışık olma” tavsiyesin­de bulunuluyo­r. Bunu kabul etmeyen, isyan eden, deprasyona giren kimselere terapi uygulanıyo­r. Sonuç olarak oruç, öteki birçok yararı yanında mümini riyazete alıştırdığ­ı için musibetler­in şiddetini kat kat artıran sabırsızlı­ğa ve tahammülsü­zlüğe karşı bir çeşit ilaç oluyor.

D pnotlar:

1- Mektubat (İstanbul 2020, YAY), s. 400. 2- Bakara 2/155.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye