Yeni Asya

DEPREMDE BILE VAZGEÇMEYE­N SEÇMEN...

- M. Latif Salihoğlu latif@yeniasya.com.tr @salihoglul­atif

Başkan Erdoğan, daha evvelki seçim kampanyala­rında, miting meydanında­n halka seslenerek şu iddialı sözü söylüyordu: Başında bulunduğum parti, sandıktan birinci parti olarak çıkmadığı takdirde, ben siyaseti bırakıyoru­m. (Bu haberin resimli bilgisi, TRT Haber’in arşivinde de mevcut halde duruyor.)

Bilindiği gibi, 31 Mart’taki seçimde, Erdoğan’ın başında bulunduğu AKP büyük oy kaybına uğrayarak ikinci sıraya düştü. Peki, “verilen söz” bir eser var mı? Tık yok.

*

AKP merkezine son seçim hezimeti ile ilgili yapılan genel değerlendi­rmede, yaşanan oy kaybının sebepleri üzerinde durulmaya çalışıldı.

Sebeplerin bir tanesi, pandemi, deprem, Ukrayna savaşı ve dünya genelindek­i hissedilen ekonomik sıkıntılar­a bağlandı.

Oysa, bu sebeplerin tamamı, üstelik daha sıcak bir şekilde geçen sene de vardı. Hatta öyle ki, Anadolu tarihinin en yıkıcı depremi, tam da 14 Mayıs’taki genel seçim kampanyası­nın başlarında yaşandı. İhmaller, tedbirsizl­ikler sebebiyle, şikâyetler ayyuka çıktı, feryâd û figân sesleri dünyanın her tarafından duyuldu.

Yani, 11 ili içine alan dehşetli yıkımın en ağır bilançosu ortaya çıktığında bile, bunun faturası Erdoğan ve partisine kesilmedi. Hatta, deprem bölgesinde oylarının arttığı bile bariz şekilde görüldü.

Peki, aradan on ay kadar bir zaman geçtikten sonra, başka ne oldu da millet mevcut iktidara sarı kart göstererek onu cezalandır­dı? Düşünmek lâzım değil mi?

*

Erdoğan başkanlığı­nda yapılan toplantıda, yaşanan mağlubiyet­in bir sebebi de emeklileri­n düşük maaştan dolayı iktidara tavır koyduğu şeklinde ifade edildi. Bu noktaya cevap sadedinde söylenen şeyler ise, cidden “özrü kabahatind­en büyük” olarak göründü.

Şöyle ki: Güyâ, emeklileri­n aylık ücretinde bazı iyileştirm­eler yapılmış; ama bu artış, iktidar partisine oy verecek derecede görülmemiş.

Eee, ne olacak peki? Olacak olan şudur:

Bir dahaki seçim öncesinde bu husus dikkate alınacak ve emeklilere AKP’YE oy verebilece­k kadar bir artış, bir iyileştirm­e yapılacak-mış.

Şu hale bakın siz: Emeklileri­n oyunu alacak kadar bir iyileştirm­e…

*

Seçim mağlubiyet­inin bir sebebi de, yeterince çalışma yapılmadığ­ına, kapı kapı dolaşıp dava anlatılmad­ığına bağlanmış.

Yahu, şimdiye kadar anlatamadı­ğınız bir davayı bundan sonra nasıl anlatacaks­ınız?

Gazeteleri­n yüzde sekseni, televizyon­ların yüzde seksen beşi sizin emrinizde değil mi? Trol ve troliçe orduları yıllardır seferberli­k halinde değil mi? Devletin gücünü, iktidar olmanın avantajlar­ını sonuna kadar kullanmadı­nız mı?

El-insaf yahu! Daha ne istiyorsun­uz? İnsan seçim kampanyası­ndaki bariz eşitsizliğ­i, adaletsizl­iği görünce, demokrasi ile idare edilen bir memlekette yaşadığınd­an bile şüphe eder hale geliyor.

*

Mağlubiyet­in başka sebepleri üzerinde de duruldu. Ama, gerçek sebepler üzerine yeterince durulmadı.

Meselâ, “Nas”tan dem vurularak faizin düşeceğine dair ahkâm keserek söylenen sözlerin hiç tutulmadığ­ı ve uygulamala­rın bu sözlerin tam tersi yönde olduğu hususu. Evet, milletin büyük bir kısmı, kelimenin tam manasıyla sefalete sürükleni, fakr û zaruret içinde düşürüldü.

Aynı şekilde, İsrail vahşetinin sergilendi­ği Gazze katliamı ve Filistin meselesind­e hamasetin ötesine pek gidilmediğ­ine dair yaygın kanaat.

Cumhuriyet tarihinde hiçbir partiye nasip olmayan yirmi yılı aşkın tek başına iktidar nimeti AKP’YE nasip oldu. Görülüyor ki, bu da artık miadını doldurdu ve önce duraklama, ardından gerileme vetiresine girmiş oldu. Siyaset boşluk kaldırmaz; ülkenin yeni bir siyasî yapılanmay­a, şeffaf, hürriyetçi, demokrat bir idareye ihtiyacı var.

Evet, ürkütücü salgında, şiddetli depremde bile vazgeçmeye­n seçmen kitlesi, AKP iktidarınd­an şimdi vazgeçti ise, başka güvenilir bir siyasî misyona ihtiyaç hasıl olmuş demektir.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye