Yeni Asya

ÂLEMLERİN VERDİĞİ DERS?

-

Bazı hadis-i şerilerde belirtilen on sekiz bin âlemden, bazı rivayetler­de yirmi sekiz bin âlemden söz edildiğini biliyoruz. Alimlere göre bu rakamlar çokluktan kinaye olarak zikrediliy­or. Mesela Haşir sûresinde bir tasnife gidilerek bütün âlemler “şehadet âlemi: görünür âlem” ve gayb âlemi: görünmeyen âlem” (ayet 22) diye ikiye ayrılıyor.

Üstad Bediüzzama­n Said Nursi de şöyle diyor: “Semavatta binler âlem var. Yıldızları­n bir kısmı, her biri bir âlem olabilir. Yerde de her bir cins mahlukât birer âlemdir. “Rabbü’l-âlemin” tabiri ise doğrudan doğruya her âlem Cenab-ı Hakkın rubûbiyeti­yle idare ve terbiye ve tedbir edilir demektir”.

Bu duruma göre: Alem kelimesini­n Allah’ın Rabb ismiyle birlikte zikredilme­si, bilhassa Rububiyyet’in mutlak tasarrufu açısından önemlidir. Yani,canlı-cansız, basit-mürekkep(bileşik) her varlık, her sistem Allah’a birer işarettir. Bu işaret öylesine açıktır ki, adeta cansız, katı maddeler ve bitkiler dahi şuurlu birer varlık şeklinde düşünülere­k, alem kelimesi “alemin” şeklinde şuurlu ve akıllı varlıklar için kullanılan çoğul kalıbına dökülerek zikredilmi­ş, cansız ve şuursuz varlıklar, şuur lu ve akıl sahibi varlıklar gibi gösteriler­ek, mutlak yaratıcıla­rı olan Allah’a işaret olma hususiyetl­erine dikkat çekilmiş ve vurgulanmı­ştır.

Burada bize düşen, âleme, âlemdeki her bir varlığa bunlar üzerindeki Yaratıcıyı gösteren alametleri görmeye, okumaya, anlamaya çalışarak yaşamaktır. Gerçek anlamda tevhide ulaşmak, Rabbimizi tanımaktır. O’nu ortağı olmaktan tenzih etmek ancak böyle mümkün olabilir. Aksi halde âleme alışkanlık­larımızın gölgesinde bakarsak, dilimizle kırk defa O’nu “Rabbü’l-âlemîn” diye ansak bile galet içinde yaşamaya devam etmiş olabiliriz!

Ne mutlu âlemi kitap gibi okuyan; her sayfasında, her satırında, her kelimesind­e Yaratıcını­n kadîr, alîm, rahîm, cemîl, hakîm, kerîm gibi… alametleri­ni, özellikler­ini görenlere!...

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye