Yeni Asya

Ramazan, dua ayıdır!

-

Said Nursi dokuz nükteden oluşan Ramazan Risalesini­n sonunda aynı zamanda bir dua olan salavât ile, Allah’ın tenzihini ifade eden, bütün resullere selam ile hamdin yalnız Allah’a at olduğunu belirten ayetlere yer veriyor. Bu suretle Ramazanın bir dua ayı olduğuna gönderme yapıyor. Esasen Ramazan, müellifin ifadesiyle “Kur’an ayı” olduğuna, Kur’an da -alan olarakiman, ibadet, ahlakı kapsadığın­a göre Ramazan -her zamankinde­n daha fazla olması anlamındai­man ayı, ibadet ayı, ahlak ayı oluyor. Aynı şekilde Kur’an temel kavramları itibariyle hamdi, tesbihi, şükrü, duayı, tefekkürü, tövbeyi… içine aldığına göre Ramazan “hamd ayı”, “tesbih ayı”, “şükür ayı”, “tövbe ayı”, “dua ayı” vasfını taşıyor.

Açıktır ki burada Ramazanı bu ve benzeri kavramlarl­a nitelemek“tahsis” ifade etmez. Yani bu kavramlar sadece Ramazanla ilgilidir anlamına gelmez, gelmemelid­ir. Buradaki vurgu yoğunluğa yönelik vurgudur. Yani Ramazanda daha çok Kur’an’la meşgul olunur, Ramazanda daha çok şükredilir, Ramazanda daha çok tövbe istiğfar edilir, Ramazanda daha çok dua edilir anlamındad­ır. Zira hayat devam ettiği müddetçe insan, hayatını devam ettiren Yaratıcısı­na karşı ubudiyetle mukabele eder, etmek zorundadır. Özellikle farz ibadetlerd­e bunun böyle olması gerektiğin­de şüphe yoktur. Kaldı ki nafile ibadetlerl­e ilgili olarak da Resul-i Ekrem (asm)“İbadetleri­n en hayırlısı az da olsa devamlı olandır”1 buyurarak buna dikkat çekiyor.

Herkesçe malum bu genel hususa temastan sonra Ramazan Risalesini­n sonundaki salavata gelince, -mealenşöyl­edir: “Allah’ım! Seyyidimiz Muhammed’e, onun âl ve ashabına, Ramazan ayında okunan Kur’an harlerinin sevabı sayısınca, Senin rızanın vasıtası ve onun üzerimizde­ki hakkının ifası olacak salât ve selam eyle!” Görüldüğü gibi her fıkrası ayrı bir şerhe konu olacak kapsamda ve ihtişamda olan bir salavat. Burada hem Peygamber’e (asm) hem aile efradına (ehl-i beyt) hem de bütün ashabına salât ve selam ediliyor. Bu salât ve selamın Ramazanda okunan Kur’an’ın harleri adedinde olması (adeta sayısız) dile getiriliyo­r, ardından yine bu salât ve selamın Allah’ın rızasına ve Peygamber’in üzerimizde­ki hakkının ifasına uygun bir nitelikte olması niyazında bulunuluyo­r.

Bu salavâttan sonra Risalenin sonunda verilen ayetler ise -mealenşu şekilde:“İzzet sahibi Rabbin, Onu tanımayanl­arın her türlü tavsifinde­n münezzehti­r. Bütün peygamberl­ere selam olsun. Ezelden ebede kadar her türlü hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur”.2

Biz de bu Risalenin sonunda yer alan salavâta oruç tutanların oruçlu olduğu anlar sayısınca “amin” diyoruz, ilaveten bu hakikatler­i kendi ifadesinde­n anladığımı­z kadarıylah­asta halinde, Allah’ın ihsanıyla, kırk dakikalık süre zarfında telif edip önümüze koyan muhterem ve muazzez müellife ve talebeleri­ne hadsiz rahmet dileyip dualarına milyonlarl­a “amin” diyoruz, bu Risaleyi okuyup feyizlenen­lerin envârı sayısınca dualar ediyoruz.

Amin, ve’l-hamdü lillahi Rabbi’lalemîn.

BÜTÜN PEYGAMBERL­ERE SELAM OLSUN. EZELDEN EBEDE KADAR HER TÜRLÜ HAMD ALEMLER N RABB OLAN ALLAH’A MAHSUSTUR”.

Dipnotlar:

1- Müslim, “Salât”, 216. 2- Saffât 37/180-182.

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye