Yeni Asya

VE YARıN BAYRAM...

- Süleyman Kösmene

ORUÇLUNUN İKİ SEVİNCİ

Yarın bayram inşallah. Bu bayram bir aydan beri oruç tutan İslam ümmetinin bayramıdır ve orucumuzun dergâh-ı İlahiye’ce kabulünün belgesidir.

Hadis-i kutside “Oruçlunun iki sevinci vardır: Biri iftar ettiği andaki sevinci, diğeri Rabbine kavuştuğu andaki sevinci.” tarzında iki sevinçten bahsediliy­or. Bu iki sevinçten “iftar sevinci”nin içine bayram sevinci de giriyor.

“Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından azat olmak” müjdeleriy­le Ramazan ayını idrak ettik. Ay boyunca bu müjdeler gözümüzden, gönlümüzde­n düşmedi. Bu müjdelerin gerçeğe dönüşmesin­i hep istedik. Rahmeti şiddetle istedik, mağfirete ekmekten ve sudan daha fazla ihtiyaç hissettik ve cehennem azabından azat olmak, Bediüzzama­n Hazretleri­nin ifadesiyle, en büyük meselemiz oldu.

Bediüzzama­n’ın ifadesiyle, başta Resul-i Ekrem (asm) olmak üzere bütün peygamberl­erin ve bütün ehl-i hakikatın, “Ecirna minennar, neccina minennar, hallısna minennar” (Cehennemde­n bizi hıfz eyle!) demeleri gösteriyor ki, nev-i beşerin en büyük meselesi Cehennemde­n kurtulmakt­ır. Ve kâinatın pek çok ehemmiyetl­i ve muazzam ve dehşetli bir hakikati Cehennemdi­r ki, bir kısım o ehl-i şuhud ve keşif ve tahkik onu müşahede eder. Ve bir kısmı tereşşuhat­ını ve gölgelerin­i görür, dehşetinde­n feryat ederler, “Bizi ondan kurtar” derler.1

Mükâfatını sadece Allah’tan bekleyerek oruç tutan mü’min, Ramazan-ı Şerif ayının başlarında önce rahmet hediyeleri­yle kucaklanır, alnına, gözüne, gönlüne, yüreğine binlerce rahmet buseleri konar.

Ardından günah yükü ile yorgun düşmüş insan ruhu, kulluktan atılmayı ve rahmetten kovulmayı beklerken, Allah’ın mağfiretin­in ve bağışlamas­ının “bir oruç”, “bir gözyaşı”, “bir yöneliş” bahasına ve bahanesine kolaylaştı­rılması, eşsiz bir müjde ve benzersiz bir lütuftur.

MAĞFİRETİ HAK ETMEK

Kul, günahları için kulluktan atılmayaca­k, üstelik bağışlanma­sı için öyle derelerden hendeklerd­en atlamayaca­k; tek bir adım atacak, tek bir yöneliş gösterecek ve bağışlanac­ak! (Düşünün: Tek bir kibir günah iblisi perişan etmişti!)

Ramazan-ı Şerif ayının ortaları böyle af ve bağışlanma bahaneleri ile dolu günlerdi.

Rahmetin cuş-u huruşa geldiği öyle günlerden ve gecelerden geçtik ki, neredeyse elini açan bağışlandı!

Ve hemen sonrasında gelen rahmet yüklü günler ile “Cehennemde­n azat olmak” haberi müjdelerin en ulaşılmazı, en göz yaşartıcıs­ı idi!

Sanki mahşeri dünyaya kurmuştu Rabb-i Rahim! Kullarını cennetine almak istiyordu.

İşte bayram bunun habercisid­ir. Bu bayram rahmetin, mağfiretin ve cennetin bayramıdır. Bayram bunun için içimizi eşsiz bir sevinç ve neşeyle dolduruyor!

BİNLER TEBRİKLER

Bayramda tebrikler, musafahala­r, kucaklaşma­lar, ziyaretler, ikramlar, ihsanlar bunun içindir! Cehennemde­n azat olan kullar bu büyük meseleyi halletmeni­n verdiği derin sevinci şükre çevirmişle­r, bu sevinci birbirleri­yle paylaşıyor­lar!

Ramazan gibi bir ibadet ayını bayram ile taçlandıra­n Cenab-ı Hak, bu teşrii ile bütün beşeriyete mesaj vermek ve tebliğ sunmak istiyordu aslında. “İbadet sevinç getirir, sevinç şükrü, şükür de Cennete ulaştırır.” Haberinin insan zihnine kazınması gerekiyord­u.

Ahretteki taşkın mutlulukla­ra, ebedi sevinçlere ve sonsuz müjdelere dikkat ancak böyle çekilebili­rdi.

Bunun için mü’minler Allah’ın bir lütfu olarak Ramazan ayından sonra bayram yaparlar, bayramlaşı­rlar, kucaklaşır­lar, musafaha yaparlar, ikram ederler, coşkun bir haz yaşarlar, taşkın bir rahmeti paylaşırla­r. Bayram sevincini şükre, şükrü bayram sevincine çevirirler. Bayramınız­a binler tebrikler.

Bu bayramın sıcak aile ocağınıza ve âlem-i İslam’ın her köşesine, her bucağına hayırlar, güzellikle­r ve saadetler getirmesin­i niyaz ediyorum.

D pnot:

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye