LÂFıZ ILE MÂNÂ... YA DA ŞU LISÂN-ı SIYASET…
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan şu Genel Seçimlerinde 365 milletvekili çıkararak tek başına iktidara geldiydi…
İsmi “Adalet” olan bu partinin, şu kronolojik “güncel” adalet tablosuna şöylece bir atf-ı nazar ile bir göz gezdirdiğimizde, TBMM’DE kendilerince reddedilen şu “önergeler” bağlamında en çarpıcı sonuçları itibariyle işte gördüklerimiz…
Nisan 2014, Soma’daki Maden Kazaları 12 Eylül 2014, Risale-i Nurlar’la ilgili, Devlet Tekeli ve şu yayınevlerine Basım ve Bandrol Yasağı’nın onaylanması
Aralık 2015, Diyarbakır, Ankara ve Suruç Saldırıları Temmuz 2017, Kobani Olayları Kasım 2017, Siyasilerin Vergi Cennetleri’ndeki Varlıkları ve Man Adası Belgeleri Temmuz 2018, FETÖ’NÜN Siyasi Ayağının Araştırılması ve Çorlu’daki Tren Kazası Sonrasında ise; Vatandaşı yoksulluğa sürükleyen sebepler, Ekonomideki olumsuz tablonun nedenleri, Dar ve sabit gelirli vatandaşların zamlardan ne kadar etkilendiği, ekonomik kayıpları ve yaşanacak mağduriyetler, Döviz kurunda yaşanan artışlar, Kur garantili mevduat sisteminin getireceği borç yükü, Türkiye-katar ilişkilerinin maliyetleri, Sözlü sınavlar, şaibeler, yanlış uygulamalar, İlaç ve tıbbi cihaz sektöründe faaliyet gösteren yerli üreticilerin sorunları ve Sağlık emekçilerinin yaşadığı sorunları’yla ilgili bütün soru önergeleri AKP-MHP ittifakı oylarıyla reddedilmiş…
En anlamlısı ve “güncel” olanı ise 22.11.2023 tarihinde, Saadet Partisi’nin, “Türkiye’nin İsrail’e gönderdiği malların içeriği ve miktarı ile Gazze’deki durum üzerindeki etkisi”nin tespitiyle ilgili araştırma önergesinin, gündemin önüne alınarak TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesine ilişkin grup önerisi, yine AKP ve MHP’LI milletvekillerinin oylarıyla “ittifakla” reddedilmiş...
Ve bu sayede, Uluslararası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsü’nün şu 2023 yılı raporuna göre, Türkiye şu “Hukukun Üstünlüğü” kategorisinde 173 ülke arasında şu 148. sıraya “yükselmiş” ve bu hâliyle şu bildiğimiz Rusya’nın bile “ilerisine” geçmiş...
Ve yine ne “hazin”dir ki, Raporda ülkemiz, Avrupa’da şu “demokratik olmayan” şu “dört ülke”den birisi olarak hem tarihe, hem de şu listeye idhâl ile kaydedilmiş…
Üstadımız, tam da yüz yıl önce -sanki tam da günümüzü gör(üyor)müş gibi- konuyla ilgili şu sehl-i mümteni’ tarzında bakın ne diyor şu Lemaât’ında:
“Bazan; zıd, zıddını tazammun eder… Zaman olur; zıd, zıddını saklarmış… Lisân-ı siyasette; lâfız, mânânın zıddıdır… ‘Adalet’ * külahını, ‘zulüm’ başına geçirmiş… ‘Hamiyet’ libasını, ‘hıyânet’ ucuz giymiş…” *Dipnotta da, “Bu zamanı, ‘tam görmüş’ gibi bahseder…” şeklinde tavzih ve de açıklaması var; ama anlayana…
“Adalet” mi dediniz!?..
Sen, onu benim şu “külahıma” anlat!..
Bir de, şu “ihanet” içindeki şu “Sahtekâr” hamiyetfuruşları da unutmadan...