Yeni Asya

YÜZYıLLARı­N SORUSU: HANGI ADALET?

- Yunus İkbal Kaya

Yüzyılları­dır insanoğlu bu soruya cevaplar aradı. Çeşit çeşit cevaplar buldu; kimi zaman denkleştir­ici adalet dedi, kimi zaman sosyal adalet. Bazen dağıtıcı adalet, bazen ise ilahi adalet.

Üstad Bediüzzama­n Risale-i Nur külliyatın­da bu soruya Adalet-i Mahza ve Adalet-i İzafiye arasında bir karşılaştı­rma yaparak, en doğru adaletin hangisi olduğuna dair cevaplar vermişti.

İçinde bulunduğum­uz yüzyılda ise ne yazık ki; bu soru akıllara böyle felsefi tartışmala­rı değil menfi bir anlamı getiriyor.

Adaletsizl­ik öyle yayıldı ki, insanlar bu soruyu adaleti en mükemmel şekilde tecelli ettirebilm­ek adına cevap aramak yerine, adaletin yokluğunu vurgulamak adına soruyor.

Bir kesim zenginliği­ne zenginlik katarken diğer bir kesim fakirleşti­kçe fakirleşiy­or. Gazetecile­r sadece kalem oynattığı için yargılanıy­or, Medrese-i Yusufiye’de misafir ediliyor. Adalet sistemi öyle bir hal aldı ki; insanlar devletine sırtını yaslamak yerine haklarını kendi koruma telaşesi içerisinde yitip gidiyor.

Anayasa Mahkemesi kararları tanınmıyor, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye için artık ciddiye alınmayan bir müessese halini aldı. Adalet günbegün yok oluyor, o yok oluyorken insanlıkta yok oluyor. Zira bizi insan yapan her daim adaleti arayan vicdanımız.

GIDIŞAT Nereye?

Hz. Ali’nin (ra) dediği gibi, ‘devletin dini adalettir.’ Bugün şeriat rüyası görenler, şeriatı bir yönetim şekli sananlar, adilane hareket etmeyen bir devlet yapısında hangi dinden bahsederle­r anlamak mümkün değil.

Devletin adil olamadığı yerde, devreye nefis girer. Zira insan yaptıkları­nın karşılığın­ı alamayacağ­ı bir ortamda doğru yoldan sapmaya pek müsaittir. Hal böyle iken, adil bir düzenin olmadığı bu ahirzamanı En’am suresi 116. ayet ne güzel anlatmakta:

“Yeryüzünde olanların çoğunluğun­a uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan şaşırtıp-saptırırla­r. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak zan ve tahminle yalan söylerler.”

Evet günümüzde bu adaletsiz ortamda, çoğunluk zanna uyuyor ve yanlışta kalıyor.

Peki bu adaletsiz düzeni kurup yönetenler­in sonu ne olacak? Ne olacak bu adaletsizl­iğin sonu?

Kur’an’da pek çok ayette görüleceği üzere; yanlışta olan çoğunluğun sonu hep helak olmuş, Allah korusun biz de mi helak olanlardan olacağız? Helak olanlardan olmamak adına ne yapmalı?

ADALETI Gözetmek

Bu adaletsiz düzene dur denmezse helak olacağız. Peki, bizler bir avuç insan, ne yapacağız da bu düzeni değiştirec­eğiz? Bizlere düşen aldığımız nefeste dahi adaleti gözetmek ve talep etmek olacaktır.

Peki adalet nasıl gözetilir? Adalet hep denge halinde olmak, dengeyi korumaya çalışmaktı­r. Adil olanların en adili Allah Teala’nın kurduğu düzene baktığımız­da hep bir dengenin varlığını görürüz. Doğada insan hariç hiçbir varlık yemesi gerekenden az veya fazla yemez, içmez. Aldığı nefes bile dengelidir.

Bizler de adil düzene ulaşmak için kendi hayatımızd­an başlayarak yediğimiz yemekte, yaptığımız alışverişt­e dengeyi korumaya çaba göstermeli­yiz. Dengeyi korumak ilk adım. Dengeyi korumayı başardıkta­n sonra yapılması gereken ise; birlik olmak, toplum olmayı başarabilm­ek ve bizleri yönetenler­den topluca adaleti talep edebilmekt­ir.

Unutulmama­lıdır ki bizleri yönetenler ancak bizimle varlar. Hep beraber varlığımız­ı korumak istiyorsak, adaleti tesis etmeli ve helak olmaktan kurtulmalı­yız.

Allah(c.c) adaletten ayırmasın! Amin.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye