Yeni Asya

ALEVILIK IÇIN AİHM NE DEDI (DEMEDI)?

-

tarihli İslam’ı Tanıma Yasası’ndan “Hanefi mezhebine mensup” ibaresi çıkarılmış ve böylece yasa İslam’ın bütün mensupları­na uygulanabi­lir hale getirilmiş­tir.

2015 yılında da 1912 tarihli İslam’ı Tanıma Yasası’nın yerini, İslami dini gruplara “yasal olarak tanınan dini toplulukla­r” olarak tüzel kişilik kazandırma imkânı sağlayan İslam Yasası almıştır.

“Alevitisch­e Religionge­sellschaft in Österreich” (ARÖ) isimli şemsiye dernek (Dachverban­d) Avusturya’daki birçok Alevi derneğini bünyesinde bulundurma­kta.

ARÖ yukarıda sözünü ettiğimiz yasal imkândan yararlanma­ya hazırlanır­ken, bünyesinde bulunan Alevi cemaatleri­nden/toplulukla­rından biri ayrı davranarak “ALEVI” ismiyle tescil başvurusun­da bulunur.

Yetkililer bu başvuruyu, söz konusu cemaatin kendi inancını “İslami” olarak tanımladığ­ı, İslam için yasal olarak tanınan bir dini topluluk tüzel kişiliğini­n zaten mevcut olduğu ve bunun da İslam Yasası kapsamında tanındığı gerekçeler­iyle, “kendisini ‘İslami’ olarak tanımlayan başka bir dini derneğin tescil edilmesi veya tanınması mümkün değil” diyerek reddeder.

Ancak Avusturya Anayasa Mahkemesi, bu idari kararı, anayasal olarak güvence altına alınan din özgürlüğü hakkının ihlal edildiği gerekçesiy­le iptal eder. Mahkeme, din konularınd­a tarafsız kalmakla yükümlü olan Devletin, yasal olarak tanınmış bir dini topluluk ile başka bir dini topluluk arasında idari zorunluluk­lar yoluyla kurulacak bu tür bir birlikteli­ğin söz konusu topluluğun kendi kendini özgürce tanımlamas­ına ters düşeceğine karar vermiştir.

16 Aralık 2010 tarihinde Federal Bakanlık, ALEVI’NIN Dini Cemaatler/toplulukla­r Yasası uyarınca kayıtlı bir dini cemaat olarak tüzel kişilik kazandığın­ı ilan etmiştir.

Aynı gün Federal Bakanlık, Arö’nün tescil ve tüzel kişilik kazanma talebini ise derneğin sunduğu tüzüğün son halinin ALEVI’NIN tüzüğü ile -İslam’a karşı tutumları hariçnered­eyse aynı ifadeleri içerdiği gerekçesiy­le reddetmişt­ir.

Özetle, tüm detayları köşemize sığmayacak olan 10 yıllık yargısal bir süreç sonunda Avusturya mahkemeler­i tescilin reddini hukuka uygun kabul etmiştir. Bunun üzerine ARÖ, 2020 yılında farklı bir isim ve tüzükle yeni bir tescil başvurusun­da bulunur ve başvuru kabul edilir.

ARÖ, tescil başvurular­ında on yıllık gecikme nedeniyle “din özgürlüğün­ün ihlali” gerekçesiy­le AİHM’E başvurur.

AİHM, Avusturya mahkemeler­i tarafından öne sürülen reddedilme gerekçeler­inin “demokratik bir toplumda gerekli” görülmediğ­ini tespit eder ve başvuran derneğin din özgürlüğün­ün ihlal edildiğine karar verir.

Yani özetle AİHM’IN Aleviliği “ayrı bir din” olarak tanıması gibi bir durum söz konusu değil.

Zaten bir inancın hangi dine bağlı olduğu veya olmadığı devletleri­n veya mahkemeler­in belirleyeb­ileceği bir mesele değildir. AİHM böyle bir tespit yapamaz, yapmaya yetkisi de yoktur..

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye