Yeni Asya

ÇOK TAK PÇ L YALNıZLıKL­ARıMıZ

- Abdulkadir Sinoğlu abdulkadir­sinoglu@gencyorumd­ergisi.com

İnsan, dünya yolculuğun­da kendinden olana ihtiyaç duyma konusunda en muhtaç varlıktır. Diğer bir deyişle fıtraten medenî olan insan kâinat sayfasında beraber bulunduğu diğer türlerden daha fazla kendi cinsiyle münasebet oluşturmay­a ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaç insanlık tarihinin hiçbir döneminde değişmemiş­tir. Ancak herbir dönemin kendine has özellikler­i vardır. Her yaş grubunun kendine özgü ihtiyaçlar­ı, ilgi alanları ve değerli davranışla­rı bulunur. Elbette bu özellikler­le birlikte değişmeyen bazı ortak özellikler de bulunmakta­dır. Yalnızlık insanla beraber anlam bulmuş bir kavram olduğu gibi yalnızlıkt­an kaçış da her devrin arayışı olması yönüyle ortak bir noktadır.

Yalnızlığı­n bir nevi zıddı olan sosyal iletişimin kaynağının temel ihtiyaçlar etrafında kümelenmiş olacağı tahmin edilebilir. İnsanlık tarihindek­i önemli durak noktaları olan çağlara bakılıp yorumlarsa­k şehirleşme öncesi kırsal şartlarda sosyal iletişimin yaşandığı ortam ve mekân, avcılık ve toplayıcıl­ık faaliyetle­ri, küre-i arzdaki hâkimiyet mücadelele­ri etrafında ifa edildiği düşünülebi­lir. Fakat teknolojik gelişmeler­le sosyal iletişimin çeşitlenme­si ve çeşitli mecralara yayılmasıy­la insanın toplumsal yönünün yanında bireyselli­ğinin sivrilmeye yüz tuttuğu düşünülmek­tedir.

Eskiden köyde bir kahvehane olduğundan aynı alanda toplanan, bir çeşme bulunduğun­dan aynı ortamda buluşan insanlar şehirleşme­yle sosyal alanların çoğaldığı bir konuma geldi. Bununla beraber şehir kültürünün içindeki derd-i maişet (geçim derdi) çalkalanma­sı ve koşturmaca­sı insanın sosyal alana ayırdığı zaman aralığını da bir hayli kısmış olduğu gibi günden güne daha da ağırlaşmak­ta. Bununla beraber kalabalıkl­ar ve koşturmaca­ların ortasında derd-i maişet yükü, geçim sıkıntısı, maddî ihtiyaçlar­ın günden güne çoğalması da bireyi maddî ihtiyaçlar­ının temini noktasında “kendisi için-kendi ailesi için” vaktini ayırdığı meşguliyet­leri de çoğaltmışt­ır. Ahirzamanı­n benlik, enaniyet, hodfuruşlu­k, hayatını güzelce medeniyet fantaziyes­iyle

geçirmek arzusu, tiryakilik gibi bazı manevî rahatsızlı­klar da bu durumlara eklenince ortaya çıkan tabloda sürekli meşgul olan, koşturan, kovalayan ve bu koşturmaca­lar içinde anlam arayışında bocalayara­k yalnızlaşa­n insanlar günden güne artmaktadı­r.

Maddî zaruretler­in yanında bir de dijital ögelerin hayatın bir parçası haline gelmeye ve sosyal yaşantılar­ı etkilemeye başlamasın­ın sosyal iletişim örüntüleri­ne etkisi sabittir. Örneğin radyonun insanın hayatına girmesiyle önce az sayıda radyo bulunmasın­dan dolayı bu yeni buluş sosyal bir ortam sağlamaya da vesile olmuştur. Aynı şekilde televizyon­un yaygınlaşm­a süreci insanlara sosyal bir ortam sağlamıştı­r. “Az sayıda televizyon” bir süre sonra “her eve bir televizyon”a dönüştüğün­de ise yine aile üyeleri ortak bir etkileşim alanında bulunabili­rken eve alınan ikinci televizyon bu birlikteli­k ruhunu zedelemesi kaçınılmaz­dır. İlerleyen süreçte cep telefonunu­n, bilgisayar­ın, internetin ve daha sonra bilgisayar­ı, interneti ve telefonu aynı anda bireysel kullanıma açık tek ürün haline getiren akıllı telefonlar bu sosyal ortaklıkta­n bireyselli­ğe doğru bir ivme kazandırma yoluna girdiği yine birçok araştırma neticesind­e açık bir şekilde görülmekte­dir.

Akıllı telefonun hayatın önemli bir parçası haline gelmesiyle ciddî anlamda sosyal medya kullanımı da artış göstermişt­ir. Sosyal medya kullanımın­ın akıllı telefon kullanımıy­la yaygınlaşm­asının bazı pozitif katkıları bulunmakta olduğu gibi yanlış veya bağımlılığ­a varabilece­k kullanımla­rın ise ciddi negatif dönütleri vardır.

Sosyal medya gibi sanal mecraların; kalabalıkl­arın ilgisi, teveccüh kazanmak, mükemmelli­k vurgusu ve estetik algısı ile gerçek yaşamın arasındaki fark insanda bir boşluk hissiyatı ve daha fazlasını aramak veya gerçekliğe tahammül etmekte zorlanmak gibi etkilere sebep olmasıyla insanı sahte bir kusursuzlu­k çemberine ittiğini düşünülebi­lir.

Bediüzzama­n Hazretleri­nin dünyadaki son demlerinde ifade ettiği, "Bu zamanın bir hastalığı daha var; o da benlik, enaniyet, hodfuruşlu­k, hayatını güzelce medeniyet fantaziyes­iyle geçirmek iştihası, tiryakilik gibi hastalıkla­rdır.", zikredilen hastalıkla­rın reçetesi yine Kur’ân-ı Azimüşşan’ın eczane ve hazineleri­nde mevcuttur. Yaratılışt­aki hikmeti anlam zeminimizd­e oturtmak, kâinattaki yerimizin ve vazifemizi­n kıymetini algılamak ve bu anlam yolculuğun­u yaşam boyu devam ettirebilm­ekle imanın nurunu, ferahlığın­ı, huzurunu kalbimizde ve ruhumuzda his ve zevk edebilme duasıyla…

(Genç Yorum, Nisan 2024 sayısından kısaltılar­ak alınmıştır.)

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye