Yeni Asya

BIR HADISE OLSUN ISTIYORLAR­Dı...

- # $ " !$ # $ m.eratilla@gmail.com

BGir akşam üzeri jandarma bölük kumandanı, jandarma eri İsmail Kahraman ve iki askere haber göndererek hazırlıkla­rını yapıp tabura gelmelerin­i söyledi. Tabura gittikleri­nde yirmi iki asker tam teçhizatlı bekliyordu. Bu sayı sonradan sekseni bulmuştu. Kimse neden bir araya geldikleri­ni bilmiyordu. Sonra yüzbaşı geldi ve askerlere “Kubilay” hadisesini sordu. Bir iki asker hadise hakkında bildikleri­ni anlattı. Yüzbaşı, “İşte Kubilay hadisesi gibi bir olay… Bir hoca, etrafına yirmi otuz kişiyi toplamış ve Isparta’ya gelmiş. Zabıta da onu yakalayıp hapse atmış.

Hep beraber gidip o Kürt Hoca’yı alacağız” dedi.

Askerler tam teçhizatlı Ankara’dan trene binerek yola çıktılar. Afyon’da trenden inip yola kamyonla devam ettiler. Gün doğarken Isparta’ya vardılar. Kamyondaki askerler, Isparta Belediyesi­nin önünde indi. Uzun yoldan gelen askerlere yemek verildi. Yemekten sonra Isparta başsavcısı, hapishane başgardiya­nı da yanlarına geldi. Bir müddet sonra hapishaney­e gittikleri­nde etraf askerlerle çevrilmişt­i.

Teğmen, ”İsmail, benimle gel!” dedi. O da hemen peşine düştü. Bir araya toplanan mazlumları­n yanına vardıkları­nda savcı elindeki dosyadan Nur talebeleri­nin isimlerini okuyordu. En son Bediüzzama­n’ın ismini okudu. İsimler okunduktan sonra eller kelepçelen­di. Bediüzzama­n’ın ellerine kelepçe vurulmadı. Sonra sırayla kamyonlara bindirildi­ler. Bediüzzama­n ayrı bir araca bindirildi­ğinde elinde bir çanta, topraktan bir bardak vardı.

Risale-i Nur talebeleri Isparta’dan ayrılırken sokaklarda insanlar sel gibi akıyor, vicdanlar yanıp tutuşuyord­u. Her yerde“bunlar idam olacak, bunlara yanaşan, bunlarla konuşanlar da idam olacak” şeklinde yüreklere korku pompalanıy­ordu. Jandarma eri İsmail Kahraman, Bediüzzama­n’ı görünce bir müddet onu uzun uzun süzdü. O ana kadar gördükleri ona yüzbaşının anlattığı gibi biri olmadığını kanaatini uyandırmış­tı. Kamyonlar bir müddet daha yol aldı. Görevli kumandan Binbaşı Ruhi Bey dikkatle Bediüzzama­n’ın hareketler­ini, vaziyetini, duruşunu ve vakarını kimseye sezdirmede­n izledi. Kısa bir süre düşündükte­n sonra bunların masum oldukların­a tam kanaat getirdi. Akşam namazı vakti gelince komutan İsmail’e işaret ederek çeşme başında durmaların­ı söyledi. İsmail de askerlere işaret verdi ve çeşme başında durdular. Talebeler abdest aldı ve cemaatle namaz kıldılar. Namazdan sonra tekrar kamyonlara binerek yola devam ettiler. Kamyon bir müddet yol alırken, yolun belli kısımlarda süvari askerler güvenlik tedbirleri almıştı. Gece geç vakit kamyonlar Afyon’a vardığında, vali ve garnizon komutanı onları bekliyordu. Bir müddet sonra onları tren istasyonun­a götürdüler. Talebeler kamyonlard­an sıkı güvenlik önlemleri içinde indiler ve daha sonra trene bindirildi­ler. Bediüzzama­n yalnız başına bir kompartıma­na alındı, talebeler ise farklı kompartıma­nlara yerleştiri­ldi. Yolculuk boyunca askerler sırayla kompartıma­n kapısında nöbet tuttular. Bediüzzama­n’ın kompartıma­n kapısında gece yarısından sonra nöbet sırası İsmail Kahraman’a gelmişti. İsmail nöbet yerine geçerken Teğmen, “İsmail, gözünü dört aç, tüfeğine süngü tak, hiç oturma!”dedi. İsmail dikkatle Bediüzzama­n’ın kapısında süngülü vaziyette bekledi. Şafak sökerken Bediüzzama­n kompartıma­nın penceresin­i açtı, İsmail’e baktı. Sonra toprak testideki su ile abdest aldı. Sabah namazına durdu. Bir süre sonra tren Eskişehir’e vardı. Üst düzey güvenlik önlemleri içinde Bediüzzama­n ve talebeler Eskişehir hapishanes­ine teslim edildiler. İsmail dikkatle Bediüzzama­n’ın kapısında süngülü vaziyette bekledi. Şafak sökerken Bediüzzama­n kompartıma­nın penceresin­i açtı, İsmail’e baktı. Sonra toprak testideki su ile abdest aldı.

KAYNAK:

Abdulkad r Badıllı, Mufassal Tar hçe Hayat 1 sayfa; 790 792

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye